ULUSAL İLETİŞİM AĞI

7 Kasım 2010 Pazar

Hayatı Daha Güzel ve Yaşanılabilir Kılabilmek İçin

Unutulmamalıdır ki hayata dair bildiklerimiz sadece bizim kendi algılama gücümüzle sınırlıdır. Oysa yaşam milyarlarca yıldır varlığını sürdürmekte ve her dönemin kendi gerçekleri kendi doğrularını var etmektedir. Düşüncenin her şey olduğu ve görünen madde boyutunu da biçimlendirdiği dikkate alındığında var olan her şeyin düşünceden ibaret olduğunu söyleyebiliriz.

Bu noktada bizlerin bilinç ve algı düzeyleri çocuklarımız başta olmak üzere bütün yaşantımıza doğrudan etki etmektedir. Yani yaşadığımız her şey aslında düşüncelerimizin somuta indirgemesinden başka bir anlam taşımamaktadır. Burada üzerinde asıl durmak istediğim nokta ise etrafımızda kötü insanların ya da kötülüklerin bulunmadığı onların sürekli bizi rahatsız etmek ya da yok etmek gibi bir durumlarının olmadığıdır. Yani çevremizdeki ilişkilerimiz başta olmak üzere bütün yaşantımızdaki olumsuzlukların sebebi bizlerin bugüne kadar alışılagelmiş ve tabulaştırdığımız düşünce kalıplarımızdan kaynaklandığı gerçeğidir.

Bugüne kadar yaşantımızda çoğunlukla hep başkalarını suçlayarak haksız görmedik mi? Peki suçladık da ne oldu bize huzur ve mutluluk mu getirdi? Ya da sürekli eleştirdiğimiz için olumsuz ilişkilerimiz mi düzeldi? Çocuğumuz suçlu? Ya eşimiz? Kardeşlerimiz? Annemiz ve babamız? İş arkadaşlarımız? Patronumuz vb ancak bence bugüne kadar devam ettiğimiz bu bakış açışı yani hep dışarıyı suçlamak bizi mutluluğa eriştirmediyse ve aynı yöntemlerle hala farklı sonuçlar alabileceğimize inanıyorsak durumumuz şimdilik umutsuz demektir.

18 yıldır sosyal hizmet uzmanı olarak yaşlılar, çocuklar, gençler, parçalanmış aileler üzerinde çalışmaktayım.  Bu güne kadar öğrendiğim tek şey var oda yaşantımın bütün sorumluluğunun benim olduğudur. Yaşantımdaki sorumluluğumu kendi üstüme alma ve kendi gerçeklerimle yüzleşme yerine suçluları hep dışarıda görmek benim açımdan rüya görmekle eş anlamlı çoğu insanın bu söylediklerime hadi canım şu yaşadığım sorun ya da sorunlarda benim suçum ne sorumlusu niye ben olayım diyeceğinize eminim çünkü bende fark edinceye kadar öyleydim. Bu durumu kabullenmek ağır sorumluluk ve bilinç gerektirmektedir. Çünkü insan için en zor olan kendi içinde kendiyle hesaplaşabilmesidir. Dışarıda düşman yok düşman içimizde.

Basit bir örnek vermem gerekirse huzurevinde kalmakta olan bir yaşlımızın çocukları ile ilişkilerini düzeltmek için meslek elemanları çok çalıştı ancak yeterince başarılı bir sonuç elde edemediler. Bu yaşlımız geçen hafta hastanede vefat etti. Çocukları cenaze için huzurevine geldiklerinde ilk kez babamız kelimesini kullandılar. Babalarına hala kızgındılar çünkü 5 ve 7 yaşında iken babaları onları terk etmiş ve bir daha hiç aramamıştı. Yaşlanıp huzurevinde kalmaya başlayınca da çocuklarım var ama bana bakmıyorlar diyerek yakınmaya başlamıştı. Konunun içeriğini bilmeyen insanlarda ne kadar vicdansız insanlar var diye ah çekerek kendince yorumlar yapmaktaydı. Sonuç olarak her yaşam kendi gerçeğini ve karşılığını var ediyor biz ne dersek diyelim. 


Çocuklarımızı ya da çevremizdeki ilişkilerimizi ne kadar yapıcı ve olumlu kılabilirsek başkaları için değil bizim için hayat daha güzel ve yaşanılabilir bir dünya var edecektir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder