ULUSAL İLETİŞİM AĞI

11 Eylül 2010 Cumartesi

Bir Yaşam Öyküsünün Bize Anlattıkları

28 Nisan 2008

Kolay olmuyor bazen yaşama tutunmak ve kaybeden oluveriyor insan birden bire. Çoğu zaman yaşama tutunabilmek için ailemizdeki bireylerden ya da diğer akrabalarımızdan yardım alarak ayakta kalmayı başarabiliyoruz. Şayet ailenizden veya akrabalarınızdan birileri yoksa ya da sizinle hiç mi hiç ilgilenmiyorsa, hayatla mücadele etmeniz inanılmaz derecede zorlaşabiliyor.

Yetiştirme yurtlarında kalan ve 18 yaşını doldurduktan sonra kuruluşlardan ayrılan çocuklarımızın birçoğunun durumu da benzer koşulları içerebilmektedir. Kendinizi bir an için bir kız çocuğu olarak hayal edin, 18 yaşını doldurduktan sonra yetiştirme yurdundan ayrılıyorsunuz. Annenizin yanına yerleşiyorsunuz. Annenizin çeşitli sorunları mevcut ve karşılıklı olarak uyum sorunu yaşıyorsunuz ve anneniz sizi evden kovuyor. Gidebileceğiniz hiçbir yeriniz yok, yurttan ayrıldığınız için yasal olarak geri dönmenizde mümkün değil.

Unutmadan herhangi bir işiniz ve geçicide olsa yanına sığınabileceğiniz bir akrabanız da yok, anneniz sizi evden kovduğunda yanınızda çok az bir para ve valizinizdeki birkaç giyim eşyanızdan başka hiçbir şeyiniz yok. Yurtta uzun süre kaldığınız için dışarıda nasıl yaşanılacağı, ilişkilerin nasıl kurulacağı ya da herhangi bir konuda nasıl davranmanız gerektiğini bile bilemiyorsunuz. Lütfen bir an için düşünün, bu durum tam bir kabus değil mi?
19 yaşında bir kız çocuğu olarak başınıza neler gelebileceğini hayal bile edemeyebilirsiniz. Genç kızımız kritik bir noktada durmaktadır, ne yapacağını bilemez ve aklına kaldığı yurdun müdürü gelir, ancak önce kalacak yer sorununu çözmek zorundadır. Yurttan daha önce ayrılmış bir arkadaşının yanına sığınır ve hemen yurt müdürünün yanına gider ve durumunu anlatır. Müdür başka bir kurumun müdürünü arayarak genç kızı bir temizlik firmasından işe yerleştirir. Genç kız yanında kaldığı arkadaşının yakınında tek odalı bir ev kiralar ve yaşamını bütün zorluklara rağmen yeniden kurmayı başarır. Aynı zamanda açık öğretimden üniversite eğitimini de sürdürmeyi ihmal etmez.

Bu genç kızımız bir şekilde hayata tutunmayı başarabilmiştir. Ancak bu çocuğumuz gibi on binlerce çocuğumuz her gün yaşama tutunmaya çalışmaktadır.

Sonuç olarak; yurtlardan ayrılan çocuklarımızın karşılaşabilecekleri her türlü sorunda hiç çekinmeden başvurabilecekleri bir sosyal hizmet takip sisteminin oluşturulması gerekmektedir. Sadece bu çocuklarımız için değil bütün çocuklarımız için kriz anlarında başvurabilecekleri sosyal hizmet merkezlerinin özellikle yerel yönetimler bünyesinde yer alması gerekmektedir. Çocuklarımız sahipsiz olmadıklarını bildiklerinde hayata bakışları ve geleceğe ilişkin umutları bir başka olacaktır. Çünkü her ne olursa olsun önemsenmek güzel şeydir. Bir de bu önemsenmeye gerçekten ihtiyacınız varsa …

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder