ULUSAL İLETİŞİM AĞI

10 Eylül 2010 Cuma

Yönetişim ve Sosyal Hizmetler

12 Şubat 2007


Küreselleşme ve yerelleşme kavramlarının sıklıkla tartışıldığı ve etkilerinin bütün dünyada çok yoğun yaşandığı günümüzde, yeni bir yönetim anlayışı olan yönetişim kavramı,  90’lardan sonra tartışılan en önemli konulardan birisi olmuştur. Yönetim kavramı biçim değiştirerek; karşılıklı yönetim, etkileşim halinde yönetim olarak gelişmiştir. Bu yeni yönetim anlayışı sivil toplumu ve özel sektörü her türlü kamusal mal ve hizmetlerin sunumunda etkin katılımcı konumuna getirmiştir.

Gelişmiş ülkelerde sosyal sorunların çözümünde başvurulan en etkili yöntem yönetişimdir. Yani   sivil toplum kuruluşları, özel sektör kuruluşları ve devletin katılımı ile bu sorunlar ele alınmaktadır. Ülkemizde de gelişmiş ülkelerde olduğu gibi özel sektör kuruluşları sosyal sorunların çözümü için (başta çocuklar olmak üzere) sosyal içerikli projeleri finanse etmelidir. Sivil toplum kuruluşları da projelere aktif katılarak toplumsal sorumluluklarını yerine getirmelidir.

Ülkedeki gelir dağılımı, işsizlik, yoksulluk, kentleşme vb nedenlerden kaynaklı sosyal sorunların çözümünü yalnızca bir kamu kurumundan beklemek gerçekçi bir yaklaşım değildir.

Ancak ne yazık ki ülkemizde halen sosyal sorunların çözümü sadece S.H.Ç.E.K’ ten beklenmektedir. Kurum tabi ki eleştirilmelidir ve eleştirilecektir de çünkü isteyerek yada istemeyerek yapılan yanlışlıklarda olabilmektedir. Burada önemli olan eleştirilerin yapıcı yönde olmasıdır .Çünkü kuruma yönelik yapılan olumsuz eleştiriler kurum bakımı altında olan çocuklarımızı ve çalışanları olumsuz yönde etkilemektedir. Bu tür olumsuzlukları önlemek için sosyal hizmetler alanında sivil toplum, özel sektör ve kamu ortak projeler geliştirerek uygulamalıdır.  Ayrıca sivil toplum ve özel sektör kuruluşları, kurumun aksaklıkları ve yanlış uygulamaları konusunda bilimsel verilere dayalı alternatif projeler ve öneriler geliştirerek sunabilmelidir. Aksi taktirde yalnızca basında çıkan olumsuz haberlere dayanarak kurumu değerlendirmeye ve dolayısıyla eleştirmeye yönelmek kurum bakımı altındaki çocuklarımızın ruh sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir.

Unutulmamalıdır ki bu çocuklar bütün toplumun koruması altındadır. Sadece izlemek veya eleştirmek değil katkı ve katılımda bulunarak, çocuklarımıza daha iyi yaşam koşulları oluşturmak, birincil sorumluluğumuz olmalıdır. Yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun oldukça önemli hizmetler sunduğu da göz ardı edilmemelidir. Ancak  mevcut hizmetlerin yeterli olmadığı ve kurum bakımı dışında alternatif hizmet modellerinin uygulamaya sokulması gerekliliği de kaçınılmaz bir gerçektir. İşte bu noktada yeni yönetim anlayışının (Yönetişim’in) bir gereği olarak sivil toplumun ve özel sektör kuruluşlarının her türlü katkı ve katılımda bulunmaları gerekmektedir.

Sonuç olarak; gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de yönetişimin sosyal hizmetler alanında acil olarak uygulanması zorunluluk arz etmektedir. Çünkü yönetişim hizmetlerde etkinliği, verimliliği ve saydamlığı sağlamaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder