ULUSAL İLETİŞİM AĞI

10 Eylül 2010 Cuma

Toplumsal Kalkınma İçin Kız Çocuklarında Eğitimin Önemi

Gelişmiş ülkelerden hangisine bakarsanız bakın, gelişmişliklerinin ana ekseninde kadın ve erkek arasındaki ayrımcılığın ortadan kaldırılmış ya da en aza indirgenmiş olmasının yattığını rahatlıkla görebilirsiniz.  Kadın ve erkek arasındaki eşitliğin olmazsa olmazı ise hiç kuşkusuz eğitimde sağlanan eşitliktir. Ancak ülkemizin bu konuda ne kadar yetersiz kaldığını istatistiki veriler bize göstermektedir. Ne yazık ki ülkemizde okula gönderilen kız çocuğu sayısında bir artış değil aksine bir azalış söz konusudur. Bu kızlarımızın yetersiz eğitim alması ya da hiç eğitim almaması ileriki süreçte toplumumuz açısından birçok olumsuzluğu da beraberinde getirecektir. İçinde yaşadığımız süreçte bunun çeşitli örnekleri ile de sıkça karşılaşmaktayız.

Geçen hafta basına yansıyan ilginç bir haber eminim dikkatinizi çekmiştir. Bu haber trajik komik sayılır mı bilemiyorum. Ancak toplumsal yapımızın hangi noktada bulunduğunu bize gösteren bir örnek olması açısından önemsenmesi gerektiğini düşünüyorum. Haberde kocası erkek çocuk istiyor diye hamile kalan bir kadının, düşük yapınca kocasından dayak yiyeceği korkusu ile altı ay boyunca karnında yastıkla hamile rolünü devam ettirmesi ve daha sonra küçük kızı ile birlikte hastanede doğum yapan başka bir kadının bebeğini çalması ve yakalanması konu edilmekteydi.

Çocuk hırsızı kadın yakalanınca da gözyaşları içerisinde kocasının hapishanede olduğunu, kocasının erkek çocuk istediğini ve çıktığında başına kötü şeyler gelmesinden korktuğu için bu yola başvurduğunu söylemesiydi.

Yukarıda kısaca ifade etmeye çalıştığım bu olayla ilgili olarak birçok şey söylenilebilir ya da eleştirilebilir. Ancak ben bunu yapmak istemiyorum, çünkü Avrupa Birliğine gireceği ifade edilen toplumumuzun bir gerçeği bu yaşananlar. Yine iki hafta önce basında yer alan bir haberde baba tecavüze uğrayan kızını, namusunu temizleme gerekçesi ile katletmişti. Bu olayda da baba kendi dünyasının gerçeklerini kendince yerine getirmişti. Adını ne koyarsanız koyun ama bu ve benzeri olaylar bizim toplumumuzun şu anda ki birebir gerçekleri ve sokaktaki Türkiye’nin kadına bakış açışı bu.

Bu olaylarla ilgili ne söylenilebilir ve hangi kelimelerle bu acılar yok edilebilir bilemiyorum. Ancak mevcut toplumsal durumumuzun bir yansıması olduğu gerçeği ise göz ardı edilmemelidir.

Ülke olarak; bu tür acıları bir daha yaşamak istemiyorsak açlığı, işsizliği ve ümitsizliği ortadan kaldırmak zorundayız. Bunu başarabilmemizin yolu ise; her çocuğumuz için hatta her yetişkin bireyimiz için eğitimi ücretsiz olarak var edebilmemizdir. Aksi takdirde toplumsal barışı ve huzuru nasıl sağlayabiliriz ki, bugün çocuklarımızı yeterince eğitemezsek yarının umut dolu Türkiye’sini nasıl kurabilirler ve biz onlardan bunu nasıl isteyebiliriz. Yoksa gelişmiş ve mutlu bir Türkiye için bütün çocuklarımıza ve özellikle kız çocuklarımıza daha fazla olanak sağlamak hem devletin hem de bizlerin en önemli vicdani görevi değil midir?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder