ULUSAL İLETİŞİM AĞI

10 Eylül 2010 Cuma

Toplumsal Sürdürülebilirlik İçin Nasıl Bir Sosyal Hizmet?

07 Ocak 2008



Ülkemizde son yıllarda küreselleşme yönünde hızlı adımların atıldığını, özelleştirmelerin de hızlı bir şekilde yapıldığını ve yapılmaya devam ettiğini görmekteyiz. Ancak küreselleşme kavramı üzerinde tam bir fikir birliği mevcut değildir. Kimi çevrelere göre küreselleşme yeni yatırımlar ve demokrasi anlamı taşırken, kimileri için ise yoksulluk, işsizlik ve gelir dağılımı adaletinin daha da bozulması anlamına gelebilmektedir.

Yaşamakta olduğumuz bu hızlı küreselleşme sürecinde, ülkemizde suç işleme oranlarında hızlı bir artış yaşanmaktadır. Ayrıca boşanma oranları yükselmekte, işsizlik sorunu çözülememekte aksine giderek artmaktadır. Bu tür sosyal sorunların artması toplumsal sürdürülebilirliği olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Sosyal sorunların çözümü açısından önemli görevleri üstlenmiş olan bir çok kamu kurum ve kuruluşunun yanı sıra, sivil toplum kuruluşlarına da büyük sorumluluklar düşmektedir. 

Yaşanmakta olan sosyal sorunların çözümü için son zamanlarda olumlu anlamda bir çok yasal düzenlemelerin de yapılmış olduğunu görmekteyiz. Ayrıca bu yöndeki başka yasal düzenlemelerin de devam edeceğini mevcut yasa tasarıları ile görmekteyiz. Bu yasal düzenlemeler içerisinde aile danışma merkezlerinin kurulması, özürlüler yasasının çıkarılması, korunmaya muhtaç çocukların ailelerine ayni ve nakdi yardımların yeniden düzenlenmesi ve en son olarak da evde yaşlılarına bakmakta olan ailelere yaklaşık asgari ücret tutarında her ay yardım verilmesi düzenlemesi çalışmaları yapılmaktadır. Bu tür yardımların artırılması toplumsal barışın sağlanmasına önemli katkılarda bulunabilir.  Ancak bu yardımları alanların dışında da çok fazla işsiz ve yoksul insanların bulunduğu da göz ardı edilmemelidir.

Bu tür yasal düzenlemelerin uygulamaları büyük çoğunlukla SHÇEK tarafından yerine getirilmektedir. Ancak son zamanlarda çıkarılan yasal düzenlemelerle orantılı olarak SHÇEK’in  gerekli mesleki personeli istihdam yoluna gitmediği görülmektedir. Aksine zaten yetersiz olan meslek elemanları ile bu hizmetlerin tamamını yapmaya çalışmaktadır. Bu tür uygulamalarda mevcut meslek elemanları üzerinde gereğinden fazla iş yükünün artmasına, iş verimliliğinin ve hizmet kalitesinin azalmasına neden olabilmektedir.

Sosyal hizmet alanında yapılan yasal düzenlemeler, beraberinde bu hizmeti sunacak olan hizmet birimlerinin de gerektiği gibi oluşturulması halinde daha başarılı sonuçlar verebilir. Aksi takdirde uygulamada büyük sıkıntıların yaşanması söz konusu olabilir. Çünkü sosyal hizmet sadece formlarla ve anketlerle yapılmaya kalkıldığında istenilen sonuçları veremeyeceği gibi kaynakların gereksiz yere israfını da doğurabilir.

Sonuç olarak; sosyal hizmet alanındaki yasal düzenlemelerin artırılması olumlu yönde atılan adımlardır. Ancak bu düzenlemelerin çok dikkatle yapılması ve iyi uygulanması gerekmektedir. Çünkü sadece bağımlı bireyler yaratmayı içeren sosyal hizmet uygulamaları, ileriki süreçte daha büyük sorunlar yaratabilir. Bir toplumu başarılı kılan çok fazla insana ayni ve nakdi yardım yapmak değildir. Tersine bireyleri toplumla bütünleştirerek iş ve meslek sahibi yapabilmektir. Aksi takdirde yoksulluk döngüsünü kırmak değil artırmak söz konusu olabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder