ULUSAL İLETİŞİM AĞI

11 Eylül 2010 Cumartesi

Dünyamızı Yaşanılır Kılacak Olanlar Çocuklarımızdır

12 Ocak 2009

İnsanlığın değer yargıları ve beklentileri ile ilgili olarak, bütün ülkelerde geçmişten günümüze çeşitli araştırmalar yapıla gelmektedir. Yapılan araştırma sonuçları ise genelde insanların geleceğe kaygıyla yaklaştıklarını göstermektedir. Oysa çok az bir kitle geleceğin daha iyi olabileceğine inanmaktadır. Ben de geleceğin çok ama çok daha iyi olacağına inanmak isteyenlerden birisi olarak gelecekteki dünya yaşamının bugünden daha iyi olabileceğini umut ediyorum.

Mevcut ekonomik ve sosyal göstergeler, dünyamızın içinden çıkılması zor bir süreçten geçtiğini göstermektedir. Örneğin; Bütün dünyada suç işleme, Açlık ve işsizlik oranları artıyor mu? Su ve gıda kaynakları azalıyor mu? Çocuk ve kadına yönelik şiddet çoğalıyor mu? Boşanma, insan hakları ihlalleri, madde bağımlılığı ve cinsel suçlar artıyor mu? Gelir dağılımı gittikçe bozuluyor mu? Eğitim ve Sağlık hizmetleri genelde yetersiz midir? Savaşlar ve gözyaşı var mı? Çocuklar ve suçsuz insanlar öldürülüyor mu? Dünyanın adalet terazisi bozuk mu? Vb. binlerce soruyu sormak ve hepsine de ne yazık ki bilimsel veriler ışığında evet demek zorunda mı kalıyoruz?

Yaşanan bütün bu olumsuzlukları, önümüzdeki süreçte barış, adalet, eşitlik ve hürriyet temellerine dayalı yeni bir dünya düzenin doğum sancıları olarak görüyorum. Şimdi diyebilirsiniz ki yukarıda sayılan bütün bu olumsuzluklara rağmen bu nasıl mümkün olabilir? Bu soruyu sormakta ve benim cevabıma da bilimsel şüphecilikle yaklaşıldığında saçmalıyor demekte haklı olabilirsiniz. Ancak, bu tür saptamalarda göz ardı edilen ana unsur ise önümüzdeki süreçte dünyaya hakim olacak olan gençliktir.

Mustafa Kemal Atatürk de büyük öngörüsü ile cumhuriyeti ve onun değerlerinin korunması ve kollanmasını Türk gençliğine emanet etmemiş midir? Bu bir tesadüf olabilir mi?  Bu büyük bir öngörü değil midir? Bütün dünyada algılama düzeyi oldukça yüksek bir nesil yetişmektedir. Akıl, zeka ve algı düzeyleri beklenenin bile üstündedir. Bu yeniçağın çocukları dünyayı da yeniden var edebilecek bilgi, beceri ve algı düzeyine sahiptirler, buna yürekten inanmalıyız.

Kısa bir gelecekte savaşların yerini barışın, nefretin yerini sevginin aldığı bir dünya düzeni uzak görülmemelidir. Çünkü geçmişteki çatışma ve savaşların hiçbir şeyi değiştirmediğini çocuklarımız bizden daha iyi görüyorlar. Yaşanan bu şiddet ve nefret dolu süreci anlamlandırmakta zorlanıyor ve bunun karşıtı barış hareketlerinde bulunuyorlar. Bunun başlangıç niteliğindeki örneklerini de internet üzerinden oluşturulan gruplarda görebilmemiz mümkündür.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder