ULUSAL İLETİŞİM AĞI

11 Eylül 2010 Cumartesi

Umutsuzluk Salgını

14 Aralık 2009

Çevremde kiminle konuşsam, hangi haber programını izlesem, bir kaygı ve korku egemenliği hakim. Herkesin ağzında aynı cümle, “biz neysek ama ya çocuklarımız”. Geleceğe duyulan korkunç bir umutsuzluk söz konusu. Korku ve şiddetin akla gelebilen her türü, her gün defalarca yaşanmakta, yaşamın bize sağladığı güzellikler ortadan kaybolmuş, yaşam korku, şiddet, cinayet, etnik çatışma, açlık, savaş ve umutsuzluklar üzerine kurgulanır hale gelmiştir.

Basın ve yayın organları şiddet içerikli haberleri sunmak için birbirleriyle yarış içerisinde amansızca mücadele ederken, hiç mi iyi bir şey olmuyor demek geliyor insanın aklına. Doğayla, hayvanlarla ve diğer canlılarla olan ilişkilerimiz, sadece sahip olma ve tüketme üzerine kurgulanmış ve yaşamın her alanında, insanın kendisi de dâhil olmak üzere metalaşmış durumda. Gökyüzündeki yıldızları, berrak bir havada dolunayı görmek, rüzgârın sesini dinlemek, çiçeklerin ya da ağaçların güzelliklerini görmek çoktan unutulmuş durumda.

Yaşamın kontrolü bilgisayar, görsel yayın ve sahip olma güdüsü üzerine kurgulanmış, en çok izlenen çizgi film ya da aile dizileri bile şiddet içeriği yüksek değilse, reyting alamaz hale gelmiştir. Aldatma, ihanet, çalma, öldürme, yok etme vb. duyguları yoğunlukla veren filmler izlenme rekorları kırarken, belgeseller, kültür ve sanat eserlerinin varlığı nerdeyse yok denilebilecek kadar azdır.

Bütün bu yaşananlar, insanları mutsuz, umutsuz ve depresif hale getirmeye fazlasıyla yetiyor. Her yerde bir korku imparatorluğu hakim. Okulda, sokakta, evde, işte vb. her yerde şiddet ve umutsuzluk salgını kol geziyor.
İnsanlar yaşamda farklı renklerin ve farklılıkların olabileceğini aklına bile getiremiyor. Korku ve şiddete dayalı bir bilgi kirliliği bütün dünyayı ele geçirmiş durumda. Çocuklar izledikleri çizgi filmlerdeki şiddeti arkadaşlarına uygularken, büyükler de çocuklara, bu konuda fazlasıyla örnek olmayı ihmal etmiyor.

Yaşam bu kadar basit ve bu kadar ucuz olabilir mi? Sevgi, paylaşım, merhamet, adalet, sanat, kültür neden yokmuş gibi davranılıyor? Çocuklara sevgiyi, paylaşımı, insani değerleri öğretmek neden istenmiyor?  Hemen hemen bütün yazılı ve görsel medya neden hep şiddeti elbirliği ile ekranlara getiriyor? Kötülüğün yanında iyiliklerin de var olabileceği ve her zaman iyiliğin doğru olduğu inancı neden yok edilmeye çalışılıyor?

Gerekçeler ne olursa olsun insanoğlu çocuklarını ve geleceğini inşa ederken sevgiyi ve insani değerleri ön plana çıkarmalıdır. Unutulmamalıdır ki herkes ektiğini biçer ve ilahi adalet mutlaka galip gelir. Hepimiz yaptığımızla mutlak şekilde karşılaşırız. Her şeye rağmen, bizlerin ve çocuklarımızın yaşamlarında sevgiyi, umudu ve paylaşımı etkin kılabilmemiz dileğiyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder