ULUSAL İLETİŞİM AĞI

11 Eylül 2010 Cumartesi

Yeni Dünya Düzeninde Sosyal Refah Uygulamalarına Gereksinim Var mı?

15 Eylül 2008

Dünyamızda küresel düzeyde yaşanan değişimler oldukça karmaşık bir yapı içermektedir. İletişim, bilgisayar ve ulaşım teknolojileri başta olmak üzere birçok alanda yaşanan gelişmeler bekli de bu sürecin en ilginç örneklerini sergilemektedir.

1930’larda Metropoliten Kent kavramı varken günümüzde Dünya Kenti ve Küresel Kent kavramlarından söz edilmektedir. Bütün bu değişim ve dönüşümler üretim ilişkilerini üçüncü dünya ülkelerine ucuz emek piyasasına kaydırmakta, fordist üretim post fordist (esnek) üretime geçmektedir. Yaşanan bütün bu ekonomik, teknolojik ve sosyal süreçlerin insan hayatına yansıması ise kaçınılmazdır. Küreselleşme ve yerelleşmenin birbirini tamamlar şekilde hızla devam ettiğini ve yeni neo liberal politikaların 1980’lerden günümüze kadar etkin paradigma olarak hayatımızı etkilediğini biliyoruz.

Bütün bu değişim ve dönüşümler sosyal yapıda da yeni şekillenmeleri beraberinde getirebilmektedir. Bu dönemde yetişmekte olan çocukların önümüzdeki süreçte dünyayı her alanda daha da geliştirebileceği kaçınılmaz bir gerçek olarak gözükmektedir.

Bütün ülkelerde ulus devlet zihniyeti ile yetişen nesillerin yerini yenidünyanın vatandaşı olmaya aday oldukça eğitimli bir sınıfın alabileceği gözükmektedir. Ancak yine aynı süreçte sosyal dışlanmaya maruz kalan yoksulların da sayısının hiç küçümsenmeyecek oranda giderek artığı görülmektedir. Dünyanın en zengin %20’si dünya gelirinin %83’nü kontrol ederken en yoksul %20’si ise sadece %1 oranındaki geliri kontrol edebilmektedir. Ayrıca her iki grup arasındaki gelir farkı 150 kattan fazladır.

Görüldüğü gibi bir tarafta yoksulluk hızla artarken diğer tarafta da zenginlik artmaktadır. Yoksulluğun gerekçesi her ne olursa olsun sürdürülebilirliği uzun dönemde söz konusu olamayabilir. Bu durum önümüzdeki süreçte bütün dünyada toplumsal barışın sağlanamamasına, terörün, uyuşturucunun, nüfus artışının, çevre kirliliğinin, kadın ticaretinin, çocuk askerlerin, fuhşa sürüklenen kız çocuklarının vb. sosyal sorunların artarak devam etmesine neden olabilir.

Keynes’yen sosyal refah devleti uygulamalarının kaldırılması, sosyal politikaların yönetişim yoluyla bir anlamda piyasalara ve STK’lara devir edilmeye çalışılması sorunu çözmekten uzak görünmektedir. Gelinen noktada küreselleşen sermaye gibi küresel düzeyde (uluslar üstü) sosyal hizmetlerin ve sosyal yardımların organize edilmesi gerekmektedir. Yani yenidünyaya yeni sosyal politikalar gerekmektedir.

Sonuç olarak; yenidünya düzenine uygun yeni sosyal politikalara gereksinim söz konusu olabilir. Önümüzdeki süreçte yerel yönetimlerin ve uluslar arası kuruluşların bu konularda daha fazla alternatif hizmet modelleri geliştirmeleri gerekebilir. Çünkü mevcut sosyal sorunlar kısa bir süre sonra bütün dünyada etkisini giderek daha da artırabilir. Tabiî ki bu süreçten en fazla etkilenebilecek grupların başında ise yine çocuklar, kadınlar, özürlüler ve yaşlılar gelmektedir. Sürdürülebilir bir dünya için sürdürülebilir küresel sosyal politikaların oluşturulması günümüzdeki en önemli sorunların başında gelmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder