ULUSAL İLETİŞİM AĞI

10 Eylül 2010 Cuma

Sosyal Hizmet Kurumlarımızı Yok Mu Edelim?

21 Ocak 2008



Karşılaştığımız sorunları çözümleyebilmemizin yolu sorunların varlığını inkar etmek ya da görmezden gelmek olabilir mi? Sosyal sorunlardan dolayı ortaya çıkmış olan ve yüzlerce yıldır varlığını sürdüren sosyal kurumları kötüleyerek sorunları çözümleyebilir miyiz? Hepimiz için adalet ya da sağlık kurumlarının önemi neyse, sosyal sorunların çözümü için var olan sosyal hizmet kurumlarının da önemi aynı derecede olmalıdır.

Sosyal sorunların zorunlu sonucu olarak ortaya çıkan kurumlarda (çocuk yuvalarında şimdi de huzurevlerinde) yaşanan olumsuz olaylar, basının gündeminde son yıllarda sıklıkla yer almaktadır. Öncelikle hepimiz şunu çok iyi bilmeliyiz ki bu kurumları sevsek de, sevmesek de, istesek de, istemesek de, korumak ve geliştirmek zorundayız. Çünkü yapılan bilimsel araştırmalar göstermektedir ki ülkemiz hızla kentleşmekte ve yapısal değişimler geçirmektedir. Bu değişimlerin sonucu olarak da kentte sosyal sorunların odağını çocuk, yaşlı, kadın ve özürlüler oluşturmaktadır.

Hepimizin temennisi bu tür sosyal hizmet kuruluşlarına ihtiyaç duyulmaması yönünde olabilir, ama lütfen bir an için düşünün, terk edilen çocuk sayısı her yıl hızla artıyor, ayrıca yuva ve yurtlara yoksulluk nedeniyle çocuklarını vermek isteyen ailelerin sayısı da  azalmıyor aksine çoğalıyor. Suç işleyen ya da sokakta yaşayan çocuklarımızın sayısı da katlanarak artıyor. Ayrıca boşanma oranları her yıl yükseliyor ve şiddete maruz kalan kadın sayısına paralel olarak, kadın sığınma evlerinin de sayısı artıyor. Aile içinde şiddete maruz kalan yalnızca çocuk ve kadınlar mı? Örneğin; yaşlılar ailelerinin yanında, huzurevlerinden daha çok ihmal ve istismara maruz kalıyorsa ve bunu bildiğimiz halde, bu tür sorunların çözümünü sınırlı sayıdaki kurumlarımızı elbirliği ile yok etmeye çalışarak başarabiliriyiz?

Buradaki asıl sorun toplumsal yapıdaki değişimin hızla yaşanması ve artan sosyal hizmet kuruluş ihtiyaçlarının bir kısmının ticarethane ve tüccar zihniyeti ile karşılanmaya çalışılmasından kaynaklanmaktadır. Yoksa sorun, kurumların varlığında değil aksine yetersizliği ve kalitesizliğindedir. Örneğin; Türkiye’nin 20 yıl sonra nüfusunun önemli bir kısmı yaşlanacak ve huzurevlerine daha çok ihtiyaç duyulacaktır. Burada asıl önemli olan bu gerçekleri görerek gerekli kurumları sağlıklı bir şekilde açabilmektir. Aksi takdirde sadece kötülemek ya da yok farz etmek sorunlarımızı çözmek yerine daha çok içinden çıkılamaz bir hale getirecektir.

Toplumsal olarak sorunları önceden görmek ve gerekli önlemleri almak yerine hep aynı hatayı yapmak ve gerekli önlemleri almamak sonra da niye bizim ülkemizde böyle oluyor demek, ama nereye kadar?

Sonuç olarak; keşke bu tür sorunlar yaşanmasa ve bu tür kurumlara da ihtiyaç olmasa ama maalesef oluyor. Ayrıca bu tür sorunlar gelişmiş ülkelerde de yaygın olarak yaşanabiliyor. Bizdeki sorun, gelişmiş ülkelerdeki gibi sosyal hizmet kurum ve kuruluşlarını açıp yönetmeyi becerememizden kaynaklanıyor olabilir. Sorun bizim, hepimizin sorunu değil mi? Yarın o kurumlardan herhangi birine bizim ya da çocuklarımızın ihtiyacı olmayacağı garantisini kim verebilir ki?  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder