ULUSAL İLETİŞİM AĞI

11 Eylül 2010 Cumartesi

Yerel Yönetimlerde Toplum Kalkınmasının Yokluğu

20 Nisan 2009

Yerel yönetim seçimlerinin ardından İstanbul un Sultanbeyli ilçesinde yaklaşık 50 kadar kaçak yapının polis eşliğinde yıkıldığı haberleri basında yer aldı. Ancak bu seferki yıkımda da daha öncekilerde olduğu gibi vatandaşların çaresizce ve umutsuzca direnişleri söz konusuydu. Bu seferki yıkımda yaşanan en ilginç olaylardan birisi ise bir babanın henüz birkaç aylık bebeğinin boynuna bıçak dayayarak evinin yıkılmasını çaresizce önlemeye çalışmasıydı.

Yaşanan sahneler her açıdan ülkemiz ve insanlık adına utanç vericiydi. Çünkü gelinen noktada baba cinnet geçiriyor ve başlarını sokacakları evi yıkımdan kurtarmak için çaresizce kendi çocuğuna saldırıyordu.  Babanın yaptığı davranış kesinlikle kabul edilemez bir davranıştı ve cinnet halinin bir yansıması olarak gözüküyordu. Birkaç gün sonra ise bu babanın çocukları hakkında koruma kararı çıkarılarak yuvaya alınması hususunda çalışmaların başlatıldığı da yine basında yer alan haberler arasındaydı. Bu olayda baba suçluydu ve cezasını çekti.

 Ancak burada akla gelmesi gereken diğer bir soru ise 50 kaçak yapının yerel seçimler nedeniyle yapılmasına göz yumanlarda acaba baba kadar suçlu değil mi? Sorusudur. Üç kat, beş kat yüksekliğindeki kaçak yapılar eski gecekondular gibi bir gecede yapılamadığına göre peki zamanında niye müdahale edilmiyor da seçim sonrası bekleniliyor?  Çünkü seçimler vardı ve vatandaşlar kadar yerel yöneticilerde ortamı kendi lehlerine kullandılar. Peki, yapıları yapanlar suçluda buna izin verenler yani göz yumanlar niye suçsuz? Ayrıca bu olaylar esnasında çocukların ve kadınların yaşadıkları travmaların hesabını kim verecek?

Peki, böyle bir durumda çocukları ailelerinden almak çözüm olabilir mi? Olsa bile nereye ve kaç çocuğa kadar? Bilindiği üzere sosyal sorunların nedenini tek bir değişkene bağlamak mümkün değildir. Ancak bu konularda insanlarımızın eğitimsizliğinin oynadığı rol diğer faktörlere oranla daha yüksek olabilir mi?  İnsanlar gerçekten çaresizse ve kaçak yapıya yöneliyorsa, bu sorunu çözmek yine yerel yönetimlerin sorumluluğunda değil mi?  Gelir düzeyi düşük insanlar için maliyetine hatta maliyetinin altında konut edinmelerine yardımcı olmak yerine, günü birlik yardımlarda bulunmak daha mı sağlıklı? Gecekondusu yıkılan ve çocuğunu ihmal ve istismar ettiği için çocuğu elinden alınan ailenin yerinde olmak kim ister ki?  Ayrıca bir çocuğun yuvada devlete bakım maliyeti göz önüne alındığında, zamanında aileye yerel yönetimin sahip çıkması daha güzel ve sorun çözücü olmaz mıydı?

Buradaki asıl sorun ve özellikle vurgulanması gereken konu profesyonel sosyal hizmetlerin yokluğu olabilir mi? Yerel yönetimler ailelerin gerçek ihtiyaçlarını bilimsel kriterlere göre tespit edebilmeyi ve desteklemeyi başarabilse sizce bu tür sosyal travmalar yaşanır mı? Ayrıca aileler ve yerel yönetimler bu duruma düşer mi? Çözüm basit ancak sorun yerel yönetimlerdeki toplum kalkınması ayağının sünnet düğünleri ya da toplu nikah törenleri olarak algılanmasında yatan anlayışta olabilir mi? 

Unutulmamalıdır ki yaşanan bütün bu olumsuzluklarda az ya da çok hepimizin katkısı vardır. Ne ekersek onu biçeriz. Yarınımız olan çocukları bu hale getirirsek ve ailelerini eğitip bilinçlendiremesek yaşananlar aynen devam eder. Sonuç olarak çözülemeyecek hiçbir sosyal sorun yoktur, sorun bizlerin anlayış ve algılayışının sınırlılığı ve zavallılığında olabilir mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder