ULUSAL İLETİŞİM AĞI

10 Eylül 2010 Cuma

Boşanma ve Çocuk

03 Aralık 2007



Boşanma oranlarındaki artış beraberinde parçalanmış aileleri ve en önemlisi de ebeveyinlerden birisinin yanında büyümek zorunda bırakılan çocukların varlığı sorununu gündeme getirebilmektedir.  Eşler arasında şiddetli bir geçimsizlik söz konusu ise, eşlerin aynı ortamda bulunmaya devam etmesi çoğu zaman çocukların gelişimi açısından daha olumsuz sonuçlara neden olabilir. Böyle durumlarda çiftlerin boşanması ve çocukların anlaşmalı olarak ebeveyinlerden birisinin yanında kalmasına karar verilmesi, çocukların gelişimi açısından daha sağlıklı sonuçlar doğurabilir.

Her boşanma süreci, kendi iç dinamiklerine bağlı olarak gelişen bir durumdur. Kimi evlilikler ilk başladığı dönemde bitmeye başlamış olabileceği gibi, kimi evlilikler ise zaman içerisinde yürütülemez hale gelebilmektedir. Boşanma sürecinde her evliliğin kendine özgü bir hikayesi  söz konusu olabilir. Çünkü boşanma sürecinde eşler arasındaki ilişki devam etmektedir. Bu süreçte yeni bir yapılanma ve bu yapılanma içerisinde kazanma, kaybetme ve mücadele söz konusu olabilmektedir.

Boşanma sürecinde çocuk veya çocukların varlığı, yeni yapılanma da ana belirleyici etken olarak karşımıza çıkabilmektedir. Boşanma süreci gerek eşler açısından gerekse de çocuklar açısından travmatik bir süreç olabilir. Çocuk boşanma sürecinde bulunduğu yaş grubu özelliklerine göre çeşitli tepkisel reaksiyonlarda bulunabilir. Anne ve babasının ayrılması çocukta istenmeme, yetersizlik, utanma, kızgınlık duyma, gerileme vb. davranış kalıpları geliştirmesine neden olabilir. Ayrıca bu durum çocukların okul başarılarını da olumsuz yönde etkiliyebilir.

Kimi boşanma süreçlerinde ise, eşlerin birbirlerini adliye koridorlarında bile dövmeye, kimi zaman ise öldürmeye kalkışmaları sıklıkla basına yansıyan bir konu olarak da karşımıza çıkabilmektedir. Böyle durumlarda çocukların varlığı da söz konusu ise ortaya çıkan tablonun çocuk üzerindeki etkisini düşünmek bile bizleri rahatsız edebilmektedir. Bu duruma bir örnek verecek olursak; SHÇEK’e bağlı bir toplum merkezinin kreşinden ücretsiz olarak yararlanan bir çocuk, amcasının yanında kalmakta ve yengesi bakmaktadır. Çocuk kreşte bütün çocuklara ve ilk gördüğü herkese “Biliyor musun benim annemi babam boşanmak istediği için baltayla kesti.” diyerek duygusal tepkisini dile getirmekte, bunu duyan hiçbir çocuk da bu çocukla ilişki kurmaya yanaşmamaktadır. Bu korkunç olayın çocuk üzerindeki etkileri Sosyal Hizmet Uzmanı öncülüğünde gerekli mesleki müdahalelerle giderilmeye çalışılmaktadır. Bu örnek vakadan da anlaşılacağı üzere boşanma öncesi ve sonrası dönemde çiftlerin profesyonel yardım alabilecekleri Aile Danışma Merkezlerine gereksinim duyulabilmektedir.

SHÇEK, 2007 yılında Aile Danışma Merkezleri ile ilgili yeni bir yönetmelik çıkarmakla birlikte uygulamada henüz tam bir etkinlik söz konusu değildir. Aynı şeklide belediyeler tarafından da ücretsiz olarak çiftlere yönelik aile danışmanlık hizmeti verilebilir. Bu hizmet sonucunda ise kimi aileler boşanma kararlarından vazgeçebilir ya da boşanma sürecinin olumsuzluklarının azaltılmasına ve daha az sancılı geçmesine yardımcı olunulabilir.

Sonuç olarak; aile ilişkilerinde sorun yaşayan insanların başvurabilecekleri Aile Danışma Merkezlerine acil olarak ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca boşanma için mahkemelere başvuran  her çift için boşanma öncesi ve sonrası süreçte ücretsiz olarak Aile Danışma Merkezlerine gitmeleri koşulu getirilebilir. Ülkemizdeki boşanma oranlarında yaşanan artış dikkate alındığında, bu konudaki yasal düzenlemelerin yapılmasının önemi daha iyi anlaşılabilecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder