ULUSAL İLETİŞİM AĞI

11 Eylül 2010 Cumartesi

Yoksulluk Döngüsü ve Çocuk

17 Mart 2008


Gelişmekte olan ülkelerin tamamına yakının en önemli sorunlarının başında yoksulluk gelmektedir. Yoksulluk açlığı, eğitimsizliği, anne ve çocuk ölümlerindeki yüksekliği, aşırı nüfus artışını, çevre kirliliğini, şiddeti, terörü, savaşları vb. birçok olumsuzlukları beraberinde getirebilmektedir. Yoksulluk geleceğin şekillenişini gerçekleştirecek olan çocuklarında sağlıksız ve eğitimsiz yetişmelerine katkıda bulunarak döngüsünün devamını sağlayabilmektedir.

Bilindiği üzere yoksul ailelerin en önemli özelliklerinden biriside çok sayıda çocuk sahibi olmalarıdır. Asgari ücretin bile altında gelire sahip olan ve herhangi bir sosyal güvenceleri bulunmayan bu aileler çok sayıdaki çocukları için gereken asgari bakımı ve eğitimi sağlamakta zorlanmaktadırlar. Eğitimsiz ve vasıfsız olarak yetişen bu çocuklar içinde bulundukları ailelerin ve çevrelerinin etkileri ile öğrenilmiş davranış olarak erken yaşlarda evlenebilmekte ve bu döngü sosyal yardımlarla ya da sadaka kültürü ile artan bir şekilde devamını sağlayabilmektedir.

Yoksulluk döngüsünde bazen olumlu yönde kırılmalar yaşanabilse bile değişimler çoğunlukla yoksulluğun artması ve yaygınlaşması şeklinde kendisini gösterebilmektedir. Bu döngüyü kırabilmenin yolu ise devletin yoksul bölgelerde gerekli sosyal yardım politikaları ile birlikte ailelere ve çocuklarına yönelik olağan üstü eğitim seferberliği başlatması ile sağlanılabilir. Aksi takdirde kartopu yumağı gibi yoksulluk ve yoksulluğun beraberinde getirdiği olumsuzluklar giderek artabilir.

Sosyal devlet olmanın gereği olan müdahaleler ülkemizde yeterince yapılamadığı için orantısal olarak bu durumu yaşamak zorunda kalan insanların sayısı giderek artmaktadır. Yoksulluk döngüsüne yuva ve yurtlarımızda kalmakta olan çocuklarımızın aile yapılarını örnek olarak verebiliriz. Korunma altına alınan çocuklarımızın ya da ayni veya nakdi yardımlarla desteklenmeye çalışılan ailelerin genel profillerinin bu doğrultuda olduğunu söyleyebiliriz.

Toplumsal kalkınmayı gerçekleştirmek ve gelişmiş ülkeler düzeyine ulaşmak istiyorsak, bunun başlıca ve tek yolu yoksulluk döngüsünü ortadan kaldırabilmektir. Bu döngüyü ortadan kaldırmak çok zor görünmesine rağmen imkansız değildir. Yeter ki toplumsal kalkınma için gerekli olan sosyal politikalar samimiyetle oluşturulabilsin.

Sonuç olarak; sürdürülebilir bir toplumsal yapı oluşturabilmemizin başlıca yolu yoksulluk döngüsünü mümkün olduğu kadar ortadan kaldırabilmemizden geçmektedir. Yoksulluk azaltıldığı ölçüde eğitimsiz nüfus oranı da azalacak ve dengeli nüfus oranına sahip çağdaş bir toplum ortaya çıkabilecektir. Ancak bunu gerçekleştirebilmek için sosyal ve ekonomik sorunların çözümünde profesyonel sosyal hizmet müdahalelerine gereken önemin verilmesi gerekmektedir. Sosyal devlet olmanın gereği bu noktada kendisini ortaya çıkarmaktadır. Yoksulluk döngüsüne yapılabilecek en küçük profesyonel müdahaleler bile yüzlerce hatta binlerce çocuğumuzun geleceğini olumlu yönde değiştirebilir. Aksi takdirde toplumsal olarak daha büyük maliyetler ödemek zorunda kalabiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder