ULUSAL İLETİŞİM AĞI

10 Eylül 2010 Cuma

Sosyal Hizmetlerde Yerelleşme Süreci

04 Şubat 2008



Ülkemizde her alanda olduğu gibi sosyal hizmetler alanında da hızlı bir dönüşüm ve değişim yaşanmaktadır. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun taşra teşkilatının yerel yönetimlere devredilmesi ile ilgili gerekli yasa tasarısının önümüzdeki günlerde Meclis gündemine gelmesi beklenmektedir. Böylece SHÇEK’e bağlı kuruluşlar ilgili yerel yönetim birimlerine devredilerek yeni bir sürecin başlaması sağlanacaktır.

Bütün gelişmiş ülkelerde sosyal hizmetler yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları tarafından verilmektedir. Ülkemizde de AB uyum yasaları çerçevesinde bu hizmetlerin yerelleştirilmesi sağlanarak daha fazla verimlilik elde edilmesi amaçlanmaktadır. Sosyal hizmetlerin yerel yönetimlere devredilmesi kimileri tarafından çok olumlu bir gelişme olarak algılanırken, kimileri tarafından ise bu sürecin çok daha karmaşık ve yetersiz bir yapılanma ortaya çıkaracağı ve sosyal devletin olmazsa olmazı olan kurum ve kuruluşların ortadan kaldırılması anlamına geleceği kaygısı taşınmaktadır.

Her iki görüşün de kendince haklı dayanakları bulunmakla birlikte ileriki süreçte yaşanacak gelişmeler hangi bakış açısının daha kabul edilebilir olduğu gerçeğini kuşkusuz ortaya çıkaracaktır. Ancak burada asıl önemli olan sosyal hizmetlerin merkezi ya da yerel yönetim tarafından yapılmasından daha çok bu hizmetlerin profesyonel meslek elemanlarınca ve gelişmiş ülkelerde uygulanan mesleki standartlar doğrultusunda yapılabilmesi gerekliliğidir.  Aksi takdirde yerel ya da merkezi yönetim tarafından yapılıyor olması çok fazla şeyi değiştirmeyebilir.

2004 ve 2005 yıllarında çıkarılan 5302 sayılı il özel idaresi ve 5393 sayılı belediye kanunlarında sosyal hizmetlerin yerelleşmesi yönünde birçok düzenlemenin yapılmış olduğunu görmekteyiz. Ancak yerel yönetimlerin bütün bu yasal düzenlemelere rağmen gerekli alt yapı yatırımlarını yeterince yapmadıklarını mevcut uygulamaları ışığında söyleyebiliriz.

Sosyal hizmetler gerek belediyeler, gerekse il özel idareleri tarafından henüz tam olarak algılanabilmiş gözükmemektedir. Yerel yönetimlerin sadece SHÇEK’e bağlı kuruluşların kendilerine devri ile bu sorunu çözmeleri mümkün gözükmemektedir. Çünkü SHÇEK zaten ülke genelinde sınırlı ölçüde sosyal hizmet kuruluşlarına sahip bulunmaktadır.

Bu nedenlerden ötürü yerel yönetimler devir işlemi olmadan da birçok sosyal hizmet kuruluşu açabilirler. Ancak birkaç belediyenin olumlu uygulamaları dışında konunun çok fazla anlaşılamadığını söyleyebiliriz. Şayet kuruluşlar yerel yönetimlere devredildikten sonrada aynı bakış açısı ile sosyal hizmetlere yaklaşılırsa önümüzdeki süreçte toplumsal sürdürülebilirlik anlamında daha büyük sıkıntılar ortaya çıkabilir. Çünkü merkezi yönetimin sosyal politikalardan uzaklaşması ve bunu yerel yönetimlere ve sivil toplum kuruluşlarına devretmesi, gerekli önlemler alınmazsa çok fazla sağlıklı sonuç veremeyebilir. Örneğin; belediye kanununda nüfusu 50 000 üstü olan yerlerde kadın sığınma evi ve çocuklara yönelik koruma evleri açılması zorunluluğu getirilmiş olmasına rağmen belediyelerin konuya çok da fazla ilgi göstermedikleri görülmektedir. Aynı şekilde il özel idarelerinin de mikro kredi uygulaması yapmaları gerekirken konuya çok fazla ilgi duymadıkları söylenebilir.

Sonuç olarak; ülkemizin geleceğini düşünüyorsak çok daha fazla geç kalmadan, çocuklar ve kadınlar öncelikli olmak üzere gerekli sosyal hizmet politikalarının merkezi ya da yerel yönetimler tarafından bir an önce oluşturulması büyük önem arz etmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder