ULUSAL İLETİŞİM AĞI

11 Eylül 2010 Cumartesi

Çocuklarımızın Mutlu ve Başarılı Olabilmelerinin Yolu Hayal Dünyalarını Özgürleştirebilmektir

22 Eylül 2008

Yaşamı güzel kılan kişisel farklılıklar olabilir diye düşünmeden edemiyor insan. Çevrenize dikkatli bir şekilde gözlem amacıyla bakacak olursanız, insanların sokakta, alışveriş merkezlerinde ya da çalışma alanlarında kaygılarla ve korkularla dolu mutsuz bir yaşamı öğrenilmiş davranış olarak sürekli tekrarladıklarını rahatlıkla görebilirsiniz.

Mutsuzluğumuzu ya da başarısızlıklarımızı sadece dışarı yansıtmakla kalmayıp aynı zamanda bu mutsuzlukları ve umutsuzluklarımızı istemeyerek de olsa geleceğimiz olan çocuklarımıza aktarmakla onların da geleceğini mutsuz kılmak için bilinçsizce bildiklerimizi öğretmeye çalışmıyor muyuz? Lütfen yargısızca biran için olsun düşünün.

Hemen anne ve babalar böyle bir saptama karşısında otomatik olarak bilinçaltı ile savunmaya geçebilirler. Aslında geçmeleri de gerekir. Çünkü onlar da anne ve babalarından aldıkları düşünce kalıplarını, biraz da kendi deneyimlerini katarak çocuklarına gerçekten en iyiyi verme adına geçirmektedirler. Bu bir çeşit akıl tutulmasıdır. Ama çoğunlukla fark bile edemeyiz bu durumu.  Şimdi diyeceksiniz ki peki çocuğumuzu nasıl eğiteceğiz ve nasıl bilgi ve tecrübelerimizi aktaracağız? Yüzyıllardır bu hep böyle olmuyor mu? Kesinlikle haklısınız da işte sorun bu noktada ortaya çıkıyor. İhmal edilen ve istemeden de olsa unutulan önemli bir gerçek göz ardı edilmektedir. Bize öğretilen sınırlı dünyamızı, sınırsız zekaya sahip olarak dünyaya gelen çocuklarımıza gereksiz yere değerler ve bilgiler olarak aktarıp yüzyıllardır sürüp giden mutsuz insanlığa katkımızı istemeyerek de olsa sürdürmekteyiz.

Kendi ön yargılarımız ve değerlerimiz tabii ki olacaktır ancak, buradaki asıl mesele çocukların hayal dünyalarını sınırlamak sorunsalını istemeyerekte olsa çocuklarımıza aktarmaktayız.
  
Çocuğunuzun başarılı olmasını istiyorsanız, lütfen onun yerine her şeyi siz düşünmeyin. Bizler anne ve babaları olarak tabi ki onları korumak ve kollamakla sorumluyuz. Ancak çocuklarımızın ruhlarını ve düşüncelerini de esir alarak bunu asla başaramayabiliriz.  Çocuklarınızı azarlamayın, şiddet ve korku figürleri kullanmayın, sabırla dinleyin, hayal etmesi ve özgün bir birey olması için önündeki engelleri kaldırın. Göreceksiniz başarı kendiliğinden gelecektir.

Hayatı başarıdan yoksun kılan; umutların yok edilmesi ve yeşermesine olanak tanınmamasıdır. Bırakın çocuğunuz özgürce ve yargısızca hayal etsin. Bırakın mevcut düşünce sistematiğinin dışında da düşünüp hayal kurabilsin. Unutmayın ki en büyük bilge insanlar ve toplumları var eden kahramanlar hep hayal güçleri sıradan olmayan insanlardır. Hayal etmiyorsanız, siz yaşamı mutsuz ve umutsuz kılan milyonlarca insanlardan birisinizdir. Önemli olan özgün bir yaşamı hayal edebilmek ve umutlarının peşinde koşabilmektir.

Bırakın çocuklarımız hayal kurup mutlu olsun ve bırakın hayallerinin peşinde var olabilsinler ve kendilerini gerçekleştirebilsinler. Bırakın deneyimleriniz sizin olsun, Ona hayal kurmayı öğretin. Büyük yaşamayı, büyük düşlemeyi ve büyük insanlık ülküsünü, yani barışı ve sevgiyi doğayla bir olmayı, bütün insanlığı ve evreni bir bütün olarak algılamayı hayal edebilsin. Bırakın şiddeti ve kini değil barışı ve sevgiyi öğrensinler. Emek vermeden almayı değil vermeyi, yani gerçek insan olmayı düşlesinler ve yeryüzüne bireysel devrimleriyle cenneti getirebilmeyi başarabilsinler. Bırakın umutla sevmeyi öğrensinler. Sevgi en ilahi ve en yüce insani değerdir. Bırakın hepimizin ve bütün evrenin bir olduğunu yüreklerinde hissedebilsinler. Egolarıyla değil yürekleri ile yaşayabilsinler ve insanlığın yüce değerlerini var edebilsinler.

Sevgiyle var olun…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder