ULUSAL İLETİŞİM AĞI

11 Eylül 2010 Cumartesi

Toplumsal Bölünmeyi Önlemek İçin Sosyal Hizmet

10 Kasım 2008

Ülkemizde özellikle 1980’ler den günümüze kadar uygulanan liberal politikaların sonucu olarak birçok alanda gelişmiş ülkelerle rekabet edilebilir hale gelinmiştir. Ancak her olumlu gelişmenin beraberinde getirdiği olumsuzluklar da söz konusu olabilmektedir. Bu olumsuzlukların başında ise toplumsal yapıda yani sosyal dokuda meydana gelen hızlı değişim ve dönüşüm sonucu olarak, sosyo-ekonomik açıdan yaşanan faklılaşmalar ve ayrışmalardır.

Dünya devletleri arasında gelir dağılımı en bozuk ülkeler arasında yer almaktayız. Yani en yüksek gelir oranına sahip olanlarla, en az gelire sahip olanlar arasındaki fark inanılmaz derecede ayrışma göstermektedir. Bu durumun etkileri geniş halk kitleleri üzerinde olumsuz sonuçlar meydana getirebilmekte ve toplumsal ayrışmalara sebep olabilmektedir. Toplumsal ayrışmanın en belirgin örneklerinden birisi de yaşam alanlarının ayrışma göstermesidir. Örneğin; özel güvenlik önlemleri ile korunan sitelerin içerisinde yaşayan bir kitle, diğer tarafta ise gerekli sosyal donatılardan yoksun ve suç işleme oranının yüksek olduğu, işsizliğin, şiddetin ve hırsızlığın kol gezdiği geniş kentsel bölgeler bulunmaktadır.

Şayet toplumsal yapıyı sürdürülebilir kılmak mümkün olmazsa, bütün bu olumsuzluklardan her kesimin etkilenmesi kaçınılmaz olabilir. Örneğin; ülkemizde son bir ayda basına yansıyan ve özellikle çocukları kurban olarak seçen birçok olumsuz haber yer almakta ve gün geçtikçe bu tür olayların sayısı da artmaktadır.

Yaşanan bütün bu olumsuzlukların temelinde ise işsizlik, toplumsal ruh sağlığının bozulması, şiddet ve gelir dağılımı bozukluğu gibi birçok etkenin olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca ülkemizde özellikle büyük kentlerde bireyler üzerinde etkili olan geleneksel kontrol sistemlerinin geçerliliğini yitirmesi beraberinde sosyal ve ekonomik sorunların hızla artmasına neden olabilmektedir.

Geleneksel yöntemlerle çözülemeyen bu sorunları çözebilmemizin yolu ise, gelişmiş ülkelerde uygulanan sosyal hizmet ve sosyal yardım yöntemlerinin ülkemizde de uygulanmasını sağlamaktan geçmektedir. Aksi takdirde sosyal sorunlar katlanarak artacak ve daha büyük sorunları beraberinde getirebilecektir. Mevcut sosyal ve ekonomik veriler toplumsal yapının sürdürülebilir olmaktan çok uzak olduğunu göstermektedir.

Sonuç olarak; gelişmekte ve değişmekte olan toplumsal yapımıza uygun sosyal hizmet politikaları ve uygulamalarını yaşama geçirmek zorundayız. Özellikle çocukları ve kadınları bu olumsuzluk kıskacından çıkarmak gerekmektedir. Aksi taktirde toplumsal yapı sürdürülebilir olmaktan daha fazla uzaklaşabilir ki bu durumda daha fazla şiddet, yoksulluk, taciz, uyuşturucu kullanımı, adi suçların artması ve mutsuz bir toplumsal yapının var edilmesi sonucunu doğurabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder