ULUSAL İLETİŞİM AĞI

10 Eylül 2010 Cuma

Toplumsal Sürdürülebilirlik Açısından Sosyal Hizmet Politikaları

12 Mart 2007

Son zamanlarda da toplumumuzun bütün katmanlarında şiddet olgusunun giderek yaygınlaştığını görmekteyiz. Ülkemizde 2005 yılına göre 2006 yılında işlenen suç oranlarında yüzde yüzlük bir artış meydana gelmiştir. Bütün bu göstergeler rastlantımı yoksa toplumsal yapıda meydana gelen değişimin olumsuz yansımaları mı? Okullarda, yuva ve yurtlarda yaşanan şiddet olaylarından sonra şimdide özel bir huzurevinde yaşanan ihmal ve istismar içerikli görüntülerle karşılaşmaktayız.
Kişi başına düşen milli gelirimizin(GSMH) artmasına rağmen, yoksulluk ve şiddet olgusunda da hızlı bir yükselmenin olduğunu görmekteyiz. Yuva ve yurtlara bırakılan çocuk sayısındaki artışın anlamı nedir?  Sokakta yaşayan insan sayısındaki artış neyi ifade etmektedir? Okullarda yaşanan şiddetin yanı sıra madde bağımlılığının bütün okullarımızda bir sorun haline gelmesi  gibi ifade edilebilecek yüzlerce sosyal sorun mevcuttur. Bütün bu değişimler sosyal hizmetler açısından neyi ifade etmektedir yada etmelidir? Toplumsal yapıda meydana gelen bu çözülmelerin gelecek açısından anlamı nedir?
Bu sorunlar dünden bugüne ortaya çıkmış sorunlarda değildir. Ancak sorun şu ki korunmaya ve bakıma muhtaç; çocuk, yaşlı, genç, özürlü yada kadınlara yönelik sosyal hizmet politikalarının gerçekçi bir şekilde oluşturulması gerekmektedir. Çünkü geleneksel yapıya sahip sosyal kurumlar bir bir ortadan kalkarken bu kurumların yerini alması gereken sosyal hizmet kuruluşlarının yeterince sağlıklı bir şekilde büyük şehirlerimizde oluşturulamadığını görmekteyiz. Var olan birkaç olumlu örneğin dışında bütün toplumu kapsayacak bir sosyal hizmet politikasının oluşturulması ve uygulanması gerekmektedir. Mevcut sosyal hizmet kuruluşlarında ise hizmet alanlarına ilişkin bilgi ve beceriye sahip meslek elemanlarının yeterince istihdam edilmediğini görmekteyiz. Bu durum hizmet kalitesini düşürmekte ve verimliliği ortadan kaldırmaktadır.
Yerel yönetimler başta olmak üzere sivil toplum ve merkezi yönetiminde katkı ve katılımlarıyla stratejik planlamaların yapılması gerekmektedir. Yalnızca günü kurtarmaya yönelik yapılan hizmetler sorunları çözme yerine sorun yumakları yaratmakta ve önümüzdeki süreci daha da içinden çıkılmaz hale getirmektedir. Mevcut sosyal hizmet yaklaşımının dışında oluşturulacak yeni yaklaşımlarında sağlıklı bir şekilde oluşturulması gerekmektedir. Örneğin sıradan bir bakış açısıyla devlet bu işleri yapamıyor özel kuruluşlara devretmeli yaklaşımı da tek başına yeterli değildir. Çünkü geçen hafta özel huzurevinde yaşanan insanlık dışı görüntülerde göstermiştir ki yalnızca devlet kurumlarında sorun yoktur. Sorun ülkemizdeki sosyal hizmet politikalarına yaklaşımdaki yetersizlikten kaynaklanmaktadır. Görüldüğü gibi özelleştirmede tek başına çözüm değildir.
Sonuç olarak suç oranlarındaki yükseliş bu hızla artmaya devam ederse toplumsal yaşam sürdürülebilir olmaktan çıkacaktır. Unutulmamalıdır ki sosyal sorunları ve suçu tamamıyla ortadan kaldırmak mümkün değildir. Ancak gerçekçi sosyal hizmet politikaları ile suç oranlarını en aza indirgemek mümkündür. Konuya ilişkin toplumsal duyarlılığımızın artması gerekmektedir. Çünkü hepimiz bu toplumun içinde yaşamakta ve bir parçasını oluşturmaktayız. Toplumsal yapıda ortaya çıkabilecek sosyal sorunların günün birinde bizleri de olumsuz yönde etkileyeceğini göz ardı etmemeliyiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder