ULUSAL İLETİŞİM AĞI

11 Eylül 2010 Cumartesi

Fark Edebilirsek, Her Şey Elimizdedir

04 Ocak 2010

Bireysel ve toplumsal bilinç düzeylerimizin düşüklüğü, açlığın, yoksulluğun, eğitimsizliğin, savaşların, eşitsizliklerin ve paylaşım sorunlarının temeli olabilir mi?
  
İnsanların önemli bir kısmı eğitimsiz ve açken, çocuklar yetersiz sağlık ve eğitim olanaklarına sahipken, diğer tarafta bir çocuğun eğitimine harcanan para ile onlarca çocuğun okuması söz konusuyken ülke ya da dünya barışının sağlanması mümkün olabilir mi?

Çok farklı sosyal ve ekonomik koşullarda büyüme olanaklarına sahip olan çocukları benzer ortak paydalar da buluşturmak mümkün müdür? Toplumların ve insanların olayları algılayışları kendi iç gerçekliliklerine göre faklılaşabilmektedir. Dünyada yedi milyar insan varsa, yedi milyar farklı dünya var demektir. Önemli olan insanları tek tipleştirmeden, farklılıklarını koruyarak, bilinç düzeylerini ve algılayışlarını yükselmelerine yardımcı olmak, barışı, paylaşımı ve huzuru getirebilmelerine katkıda bulunabilmektir. Dünyada var olan sosyal sorunların temelinde bizlerin bencilliği, ilkelliği ve açgözlülüğü yok mudur? Çocuklarımızı yetiştirirken paylaşımı, işbirliğini, güveni, ahlaki değerleri etkin kılmak yerine benim çocuğum, benim banka hesabım, benim mal varlığım, benim ve benim diyerek haksızlıklara, yolsuzluklara, savaşlara ve cehennem gibi bir dünya ya katkıda bulunmuyor muyuz?

2010 yılı itibariyle dünyanın bilimsel bilgisi ve teknolojisi sosyal sorunları çözmek ve barışı sağlamak noktasında büyük ölçüde yeterli olanaklara sahiptir. Ancak buradaki temel sorun imkanların yetersizliğinden öte güçlülerin diğerleri üzerinde hakimiyet kurma ve güç savaşları yoluyla dünyayı kendi bencillikleri için kullanma sorunudur. Bütün bu yaşananlar ölümlü olan bizlerin, dünyayı cehenneme çevirme ve ilkel bir ego batağında yaşama ibreti değilse nedir? Dünyadaki temel sorun insanlığın ilkel yaşam formunda direnmeye çalışmasından başka bir şey değildir.

Bütün dinler kardeşlikten, sevgiden ve paylaşımdan bahsetmektedir. İnsanlık kendi seçimini yapmakta serbesttir ve kaderi kendi elindedir. Ne ekerse onu biçmektedir. Yaşadığımız mutluluğu ve başarıyı kendimize mal ederken, yaşadığımız bütün olumsuzluk ve kötülükleri başkalarına mal etmemiz ikiyüzlülük değilse nedir? Sokakta aç kalan her canlı, dünyada aç kalan her çocuk, savaşta ölen ya da tecavüze uğrayan her kadın, açlık ve yoksulluk nedeniyle vücudunu satan her kadın, yanan her orman, kirlenen her doğal kaynak ister kabul edelim ister etmeyelim az ya da çok bizlerden kaynaklanmıyor mu? Adaleti, huzuru ve barışı sağlamanın yolu, kendimize göre hukuk, kendimize göre adalet, bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı olabilir mi?

Barışı ve huzuru var edebilmenin yolu mutlu çocukları yetiştirebilmekten geçmektedir. Bunun yolu da eşitlik, adalet ve hukuktan geçmektedir. Çok geç olmadan en azından bireysel olarak olumluya ve güzele kendi imkanlarımızla katkı verebilmeliyiz. Sevgi ve adalet paylaşıldıkça çoğalır. Unutmayalım ki çocuklarımızın ve dünyanın geleceği ellerimizde, çok geç olmadan nice umut ve huzur dolu yıllara…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder