ULUSAL İLETİŞİM AĞI

10 Eylül 2010 Cuma

Kentsel Dönüşüm ve Çocuk

09 Nisan 2007

Bilindiği üzere ülkemiz 1950’li yıllardan başlayarak hızlı bir kentleşme sürecine girmiştir. Ancak bu süreç ülkemizde ne yazık ki daha çok gecekondulaşma şeklinde gerçekleşmiştir. Kaçak yapılaşma beraberinde düzensizliği ve çarpık kentleşmeyi getirmiştir. 1980’ler den sonra ise bu gecekondu bölgeleri müteahhitler tarafından çok katlı apartmanlar haline dönüştürülmeye başlanmış ve ciddi bir rant kaynağı haline gelmiştir. Düzensiz halde çok katlı apartmanlara dönüşen eski gecekondu bölgeleri yetersiz alt yapı sorunları ile yüz yüze gelmişlerdir. Günümüzde ise bu bölgelerin kentsel dönüşüm programları ile yıkılarak yeniden yapılması yoğun bir şekilde gündemde olan konulardan birisidir.
Bu çarpık yapılaşmanın olduğu bölgelere örnek verecek olursak Zeytinburnu, Kağıthane, Okmeydanı vb semtlerdir. Bu bölgelerin sağlıklı kamusal alanlara sahip olmadıkları bir gerçektir. Ancak yine de kendi iç dinamiklerine bağlı olarak gelişen bir sosyal doku meydana getirmişlerdir. Çocuklar yeşil alanları olmasa bile sokak aralarında ya da apartmanlarının önlerinde kendilerine oyun alanları yaratmayı başarmışlardır. Ancak bu bölgelerde çocukların sağlıklı bir gelişim için gereksinim duydukları oyun alanlarının (parkların) yeterince düşünülmediği de açıktır. Aynı şeyi yaşlılar için de söylemek mümkündür. Gecekondu bölgelerinde ortak kamusal kullanım alanlarının yeterince yaratılamadığı görülmesine rağmen kendi iç dinamiklerinde sorunları çözmeye çalışan ve toplumsal gerilimleri azaltan, barınma bölgeleri olarak varlıklarını günümüze kadar getirmişlerdir.
Son zamanlarda İstanbul’daki gecekondu bölgelerinde yerel yönetimler tarafından hazırlanılan kensel dönüşüm projeleri kimileri tarafından ise soylulaştırma olarak adlandırılmaktadır. Gecekondu bölgelerinin önümüzdeki süreçte hızlı bir şekilde yeniden inşası düşünülmektedir. Ancak yapılması düşünülen bu projelerin sosyal açıdan iyi planlanması gerekmektedir. Sadece mimari ya da mali açılardan ele alınacak kentsel dönüşüm projeleri uzun dönemde sorunları çözen değil aksine sorun üreten merkezler haline dönüşecektir. Bu duruma verilebilecek en güzel örnek Fransa örneğidir. Banliyölerde toplanan ve kentsel dokuya uyum sağlayamayan genç bir kitlenin önemli bir sorun haline geldiğini görmekteyiz.
Ülkemizde de hızlı nüfus artışı göz önüne alınacak olursa kentsel dönüşümle oluşturulacak banliyölerde yaşayacak olan genç bir kitlenin eğitimsizlik ve işsizlik ortamında ne tür toplumsal sorunlara yol açabilecekleri göz önüne alınmalıdır. Çok çocuklu aileleri yüksek ve iki odalı işçi konutlarına doldurarak sadece belirli bir kesime rant sağlamak adına yapılacak bu tür dönüşüm programlarının sosyal açıdan da iyi planlanması gerekmektedir. Çünkü kırsal alandan kente göç eden bu insanlar zaten uyum sorunu yaşamaktadır. Bu tür dönüşüm çalışmaları iyi planlanmaz ve soylulaştırma yapılarak yoksul insanlar kent dışında banliyölere gönderilirse, bu insanların dışlanması anlamına gelecektir. Bu durumda önemli bir toplumsal sorunun başlangıcı olacak ve ileriki süreçte toplumun önüne  daha büyük bir sorun olarak çıkacaktır.
Kentsel dönüşüm bugün için İstanbul başta olmak üzere birçok büyük ilimizde gereklidir. Ancak bu dönüşüm küçük müdahalelerle yapılmalıdır. Gecekondu bölgelerinin tamamını yıkmak ve yeni rant alanları yaratmak sorunu çözmeyecek ileriki süreçte gecekondu alanlarından bile daha sağlıksız olarak ifade edilebilecek banliyöler ortaya çıkaracaktır ki bu beraberinde kimlik ve uyum sorunlarını gündeme getirecektir.
Sonuç olarak kentsel dönüşüm projelerinin uygulanması kaçınılmazdır. Ancak bu projelerin sosyal yönü ihmal edilemeyecek kadar önemlidir. Bu bölgelerin planlanmasında çocuklar ve gençler göz ardı edilmemelidir. Mümkün olduğunca insanları bulundukları ortamda tutarak çözüm önerileri geliştirilmelidir. Çünkü rantı yüksek olan bölgelerden çıkmak zorunda bırakılacak olan insanlarımızın şehrin dışında banliyölerde toplanması kentle uyum sağlayamamış ve şiddete yönelen bir kitle yaratacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder