ULUSAL İLETİŞİM AĞI

11 Eylül 2010 Cumartesi

Kayıp Çocuklar

05 Ekim 2009

Ülkemizde son beş ay içerisinde çeşitli nedenlerle ortadan kaybolan çocuk sayısı 645 ulaşmış durumda. Bu rakamlar korkutucu, aileler çaresiz yetkililer ise sorunu çözme noktasında çaba göstermelerine rağmen, ortadan kaybolan çocuk sayısında azalma yerine ne yazık ki artma söz konusu.

Kaybolan çocukların başlarına neler gelmektedir? Organ mafyası, terör örgütleri, fuhuş çeteleri, çocuk ticareti vb. nedenlerle çocuklar kaçırılmakta, aileler perişan halde bırakılmaktadır. Devletin ve toplumun bu çocuklara ve ailelerine karşı sorumluluğunu yerine getirme noktasında eksikliklerini gidermesi ve kayıp çocukların bulunması acil ve önemli bir sorun olarak karşımızda durmaktadır.

İnsanlar çocuklarını parklara, sokaklara, alışveriş merkezlerine, okula, ya da herhangi bir yere götürürken korku içerisinde ve paranoya olmuş durumda kaygıyla yaşar hale gelmişlerdir.

Bu çocuklar nerede? Kimler tarafından kaçırılıyor? Sayının bu kadar yüksek olması rastlantımı yoksa organize bir duruma mı işaret ediyor? Bu çocukları kaçıranlar neden yakalanamıyor ve çocukların büyük çoğunluğu neden bulunamıyor? Sorunun çözümü için daha fazla çaba harcanması gerektiği ortada ve bu sorunun çözümünü sadece emniyetten beklemekte çok fazla gerçekçi gözükmemektedir. Sorunun çözümünde basın ve yayın kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlarında sağduyulu olması ve kamuoyu yaratılması konusunda duyarlı davranmaları gerekmektedir.

Kaybolan bu çocuklar sadece ailelerin değil devletin ve toplumun kendi çocuklarıdır. Çözülemeyecek bir sorun olarak ta düşünülmemelidir. Aksine sorun toplumsal bilinç düzeyinin artması ve kamu kurumlarının iyi bir şekilde organize olmaları halinde çözülebilecek bir sorundur. Okulların yeni açıldığı ve yaklaşık 15 milyon çocuğumuzun eğitime başladığı bu günlerde benzer olayların yaşanmaması için daha fazla önlemin alınması, ailelerin ve toplumun bilinçlendirilmesi gerekmektedir.

Bu tür olaylar toplum vicdanını derinden yaralayan ve insanların birbirlerine şüphe ile bakmalarına yol açan ortamları doğurmaktadır. Ayrıca gerek ailelerin gerekse çocukların beden ve ruh sağlıklarını da olumsuz yönde etkilemektedir. Bu tür sorunların çözülememesi vatandaşı hem devlete karşı hem de kendine karşı güvensiz bir hale getirmekte toplumsal huzuru ve güveni de bozucu etkilere yol açabilmektedir.

Sonuç olarak devlet ve toplum kendi koruması altında olan, aileyi ve çocuğu koruma görevini ihmal etmemelidir. Çok ciddiye alınmayan kayıp çocuklar ve aileleri toplumun kanayan bir yarası ve ahlaki bir sorun olarak ta karşımızda durmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder