ULUSAL İLETİŞİM AĞI

10 Eylül 2010 Cuma

Sosyal Hizmet Kuruluşlarında Bayram Günü

15 Ekim 2007



Toplum olarak bizi biz yapan en önemli değerlerimizden birisi de dini ve milli bayramlarımızdır. Bayramlara ilişkin heyecanları nasıl evlerimizde yaşıyorsak, yuva ve yurtlarımızda, huzurevlerimizde, kadın sığınma evlerimizde, sokak çocukları merkezlerimizde ve rehabilitasyon merkezlerimizde de  yaşıyoruz. Ancak hiçbirşeyin kendi doğallığının yerini alamayacağı gerçeğini de göz ardı etmeden.

Huzurevinde bayramını kutlamak için odasına girdiğim bir teyze yüzünü pencereden dışarıya doğru çevirmiş sesizce dışarıyı izlemekteydi. Kendisine yaklaşıp selam verdiğimde, yaşlı teyze bana doğru döndü, gözleri yaşla doluydu. Bayramını kutlamak için geldiğimizi ve niye ağladığını sorduğumda ise; “çok özlem duyuyorum evladım, herşey çok anlamsız, dün sahip olduğum hiçbir şey bugün yok.” diyerek göz yaşlarını sildi. Eşini yıllar önce kaybetmiş, gelini ve damadıyla sorunlar yaşadığı için huzurevine gelmişti. Yaşamın gerçeği onun için bayram sabahı anlamsızlıktı, çünkü kendisini yanlız hissediyordu. Bizim ilgimiz kendisini her ne kadar mutlu etse de kendi yakınlarının özlemini yüreğinde hissediyordu.

Yuva ve yurtlarımızda ise bayram sabahı, huzurevlerimize göre  daha çok umut demek olsa bile yine de umutla karışık bir hüzün hakimdir. Yuva ve yurtlarımız ne kadar güzel olursa  olsun, gelen hediyeler ve konuklar ne kadar iyi olursa olsun yine de onlar için gerçek aile farklıdır. Bayram sabahı gittiğim yuvada da çocukların yüzlerinde huzurevindeki yaşlı teyze gibi gerçek ailelerine ve ortamlarına ilişkin özlemler vardı.

Sonuç olarak bayram sabahı herkes mutlu olmaya çalışıyordu. Ancak içten içe bir hüzün hakimdi, kendi evlerinde anne ve babalarının yanında olmak isteği, en büyük özlemdi. Bayram sabahı küçük yüreklerde, kendi evlerinde ve yataklarında uyanma isteği, herşeye rağmen bence hüzünlüydü. Çünkü  en doğal haklarıydı evlerinde olabilmek.

Bir kez daha insan, hissederek anlıyor ki kurum bakımı bazı durumlar için olmazsa olmaz olabilir, ancak yeni birşeyler katmak gerek, yaşama dahil umutla ve bilgiyle.

Öğrenilmiş yöntemlerden farklı olarak kurum bakımı dışında yeni yöntemlerle aileleri bir arada tutmayı başarabilmeliyiz. Kolay olmadığını bile bile, küçük yürekleri mutlu etmek için, hayatı yaşanılır kılmak ve sevgiyi yüceltmek için çabalamalıyız. Küçük bir yüreği bayram sabahı ailesinin yanında uyandırabilmenin değeri ölçülebilir mi? Unutmayalım ki mutlu olabilmemizin yolu mutluluk verebilmemizden geçer, bayram sabahlarında olduğu gibi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder