ULUSAL İLETİŞİM AĞI

10 Eylül 2010 Cuma

Yuva ve Yurtlardaki Çocuklar Gerçekten Kimsesiz mi?

24 Aralık 2007



SHÇEK dendiği zaman insanların aklına çoğunlukla kimsesiz çocuklar gelmektedir. Oysa burada büyük bir yanılgı söz konusudur. Çünkü yuva ve yurtlarımızda kalmakta olan çocuklarımızın tamamına yakının ebeveynlerinden en az birisi hayattadır.

Gerçekte ise kimsesiz olarak adlandırılabilecek çocuklar cami avlularına, çöp kovalarına, hastanelere ya da yuvaların bahçelerine vb. şekilde bırakılan ve adli polis raporu ile SHÇEK’e getirilen çocukları kapsamaktadır. Çoğunlukla terk edilmiş olarak bulunan kimsesiz çocukların tamamına yakını yuva ve yurtlarımıza getirildikten kısa bir süre sonra  şayet özürlü değilse evlatlık olarak sırada beklemekte olan ailelere verilebilmektedir. Ülkemizde her yıl ortalama 500 çocuğun evlatlık işlemleri tamamlanabilmektedir. Binlerce aile de çocuk sahibi olabilmek için sırada beklemektedir.

Yasal olarak evlat edinilmesi sorun oluşturmayacak terk çocuklar, evlat edinebilmek için sırada bekleyen, çocuk için durumu en uygun olan aileye gösterilmektedir. Aile tarafından da çocuğun uygun bulunulması halinde, Sosyal Hizmet Uzmanının hazırlayacağı Sosyal İnceleme Raporu doğrultusunda gerekli yasal işlemler yapılarak, Aile Mahkemesi kararı ile çocuk aileye evlatlık olarak verilebilmektedir.

Evlat edinecek ailenin; en az 5 yıldan beri evli olması veya otuz yaşını doldurmuş bulunan, evli ya da bekar, çocuklu ya da çocuksuz olması gerekmektedir. Diğer önemli bir nokta ise çocukla evlat edinecek kişi arasında 40 yaştan fazla yaş farkının bulunmaması gerekmektedir. Ayrıca SHÇEK dışında çocuğun kendi öz ailesinin ve vasisinin de Aile Mahkemesine ya da Asliye Hukuk Mahkemesine başvurması durumunda da evlat edinme işlemi yapılabilmektedir. Ancak SHÇEK’te daha çok kimsesiz çocukların evlat edindirilmesi işlemi yapılmaktadır. 

Sonuç olarak, SHÇEK tarafından her yıl ortalama 500 çocuk evlatlık olarak verilebilmektedir. Ancak asıl sorun sırada bekleyen ve çoğunluğu çocuksuz olan  ailelerin taleplerini karşılayabilmekte yaşanmaktadır. Oysa halkımızın genelinde sanki yuva ve yurtlarımızda kalmakta olan çocuklarımızın tamamı  kimsesizmiş gibi yanlış ve yaygın bir inanış söz konusudur. Bir yanda anne ve babası olduğu halde yuva ve yurtlarda kalmak zorunda olan ve kimsesizmiş damgasını yiyen çocuklarımız, diğer tarafta ise gerçek kimsesiz çocuklarımızın yurt ve yuvalarımızdaki kısa süreli misafirlikleri ve yeni aileleri sayesinde kimsesizlikten kurtulmaları.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder