ULUSAL İLETİŞİM AĞI

10 Eylül 2010 Cuma

Geleceğimizde Sosyal Belediyeciliğin Önemi

11 Şubat 2008



Ülkemizde sosyal ve ekonomik sorunların giderek daha önemli hale geleceği kaçınılmaz gözükmektedir. Çünkü sevgili hocam Oğuz Polat’ın geçen hafta yazmış olduğu yazısındaki verilere bakılacak olursa Türkiye’de gerçekten de yoksulluk hiç bu boyutlara ulaşmamıştı. Aynı şekilde geçen hafta basında hapishanelerdeki toplam tutuklu sayısının Cumhuriyet Tarihinin en yüksek oranına ulaştığı yönünde haberlerde yer almaktaydı.

Bütün bu göstergeler toplumsal gidişatımızın yansımaları olarak karşımıza çıkmaktadır. Küreselleşme ile birlikte bütün dünyada yoksulluk hızlı bir şekilde artmaktadır. Ancak özellikle gelişmekte olan ülkelerde yoksulluğun etkileri daha yoğun olarak yaşanmaktadır. Ülkemizde de önümüzdeki süreçte Latin Amerika ülkelerinde olduğu gibi yoksulluğun etkileri daha yoğun olarak kendisini gösterebilir.

Yoksulluk oranlarındaki artış toplumsal yapı üzerinde olumsuz yansımalara neden olabilmektedir. (Örneğin; suç işleme oranlarında önemli artışların yaşanması vb.) Gelinen bu noktada acil olarak gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Çünkü toplam tutuklu sayısı 100.000’e yaklaşmıştır. Hapishanelerimiz mevcut tutuklu sayısı için yetersiz kalmakta ve tutukluların koridorlarda bile yattıkları basındaki haberlerde yer alabilmektedir. Suç işleme oranlarındaki artış hızı mevcut haliyle devam ederse önümüzdeki süreçte hapishanelerimiz de tamamıyla yetersiz hale gelebilir.

Ülkemizde işsizlik oranları artmakta, eğitim oranı istenilen düzeye çıkarılamamakta, yoksulluk çoğalmakta, sosyal güvenlik ve sosyal yardımlarda sınırlandırılmalar yaşanmakta bu da bireylerin yaşamlarını içinden çıkılmaz bir hale getirebilmektedir. Bu yaşananlara aile yapılarındaki parçalanmaları ve boşanma oranlarındaki yüzde yüzlük artışları da eklediğimizde toplumsal yapımızın içinde bulunduğu durumu daha net olarak görebiliriz. 

Bütün bunlar yaşanırken devletin sosyal hizmetleri daraltması ve sosyal politikalardan giderek uzaklaşması beraberinde daha büyük sıkıntıları getirebilir. Bu nedenlerden dolayı belediyeler biran önce harekete geçmelidir. Örneğin; her belediye yoksul bölgelerinde toplum merkezleri, ücretsiz kreş ve çocuk kulüpleri, yaşlılar için yaşlı danışma merkezleri ve huzurevleri kurabilir. Kadınlara yönelik sığınma evleri ya da meslek edindirici kurslar açılabilir. Gençler için ise gençlik kulüpleri vb. sosyal hizmet uygulamaları ile toplumsal sürdürülebilirlik için insanlarımıza yardımcı olabilir.

Bütün bu hizmetlerin yerel yönetimler tarafından acil olarak sunulması gerekmektedir. Sosyal Belediyecilik ülkemizin gelecekteki vazgeçilmezlerinden birisi olarak karşımıza çıkacaktır. Çünkü toplumdaki dikey ve yatay eşitsizliklerin giderilmesinde belediyelere büyük sorumluluklar düşmektedir. Sosyal Belediyecilik geziler düzenlemekle ya da kültür merkezlerindeki hizmetlerle sınırlandırılamayacak kadar geniş bir alanı içermektedir. Yatay ve dikey eşitsizliklerin giderilmesinde belediyeler yalnızca hizmet sunan değil iş olanakları yaratarak üretime katkı sağlayan birimler haline gelmelidirler.

Sonuç olarak; ülkemizde ciddi anlamda sosyal sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunların çözümlenmesinde ve önleyici hizmetlerin geliştirilmesinde belediyelere de büyük sorumluluklar düşmektedir. Şayet gerekli önlemler alınamazsa daha büyük sosyal sorunlarla ve acılarla karşılaşmamız sürpriz olmayacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder