ULUSAL İLETİŞİM AĞI

10 Eylül 2010 Cuma

Sosyal Sorunların Çözümünde Yeni Yaklaşımların Gerekliliği

25 Şubat 2008



Bütün dünyada 1980’lerden başlayarak sosyal refah devletinin etkinliğinin giderek azaldığını, 1990’lardan itibaren ise Sovyetler Birliğinin yıkılması ile birlikte yenidünya düzenin kurulmaya başladığını görmekteyiz. Yenidünya düzeninde yönetişim kavramının ön plana çıkarıldığını ve sosyal sorunların çözümünün anahtarı olarak sunulduğunu biliyoruz. Yönetişim kavramı ile sosyal sorunlara yerinde müdahale edilerek daha az kaynakla daha fazla verimlilik elde edilmesi ve yerel unsurların çözümlere müdahil olarak katılmaları amaçlanmıştır.

Ancak yaşanan bu süreçte sosyal güvenliğin olmazsa olmazı olan sosyal sigorta sisteminde, sosyal yardımlarda ve sosyal hizmetlerde önemli ölçüde sınırlamalar meydana gelmiştir. Fordist üretimin yerini post fordist üretimin alması, sosyal sigorta sisteminde önemli sorunların yaşanmasına ve kayıt dışı çalışanların sayısının artışına neden olmuştur. Aynı şekilde devletin gelir dağılımındaki dengeyi sağlamak amacıyla kullandığı sosyal yardımlar ve sosyal hizmetler ise sivil topluma ve aile ilişkilerine devredilerek sosyal sorunların çözümlenmesinin devlet dışı organizasyonlara terk edilmesi sağlanmıştır.

Ayrıca gelişmiş ülkelerdeki bazı sanayi yatırımlarının gelişmekte olan ülkelere ucuz iş gücü nedeniyle taşınması sonucu, gelişmiş ülkelerde de çöküntü alanlarının ve yeni yoksulluk kavramının ortaya çıktığını görmekteyiz. Bu süreçte gelişmekte olan ülkelerde ise insanların daha çok sigortasız ve düşük gelirlerle çalıştırıldıkları ve sosyal güvenlikten yoksun oldukları görülmektedir.

Dünya bankası verilerine göre açlık ve yoksulluk çeken insan sayısında son yıllarda hızlı bir artış yaşanmaktadır. Bütün bu verilerde bize göstermektedir ki mevcut dünya düzeni bu haliyle çok fazla sürdürülebilir gözükmemektedir. İşte bu noktada Sarkaç Teorisinden söz edilebilir. Bu teoriye göre mevcut sosyal politikalar bu haliyle çok fazla sürdürülebilir gözükmemektedir. Bunu basit bir örnekle açıklayacak olursak, bir tarafta aylık geliri milyon dolarlarla ifade edilebilen insanlar, diğer tarafta ise günlük 1 dolar dahi kazanamayan insanların sayısındaki olağan üstü artış.

Bu noktada Sarkaç Teorisi sosyal politikalardaki mevcut dengesizliğin sürdürülemez olduğunu ifade etmektedir. Çünkü gelir dağılımındaki uçurum hayal edilemeyecek düzeylere ulaşmış bulunmaktadır. Bu nedenlerden dolayı sosyal haklarda iyileşmelerin bir şekilde sağlanması gerekmektedir. Aksi takdirde şuan insanlığın yaşadığı acıların daha fazlasının yaşanılması kaçınılmaz gözükmektedir.

Sonuç olarak; bütün dünyadaki yoksulluğu, işsizliği, açlığı ve savaşları önleyebilmek ancak yeni sosyal politikaların geliştirilmesi ile sağlanılabilir. Çünkü mevcut sosyal politikalar oldukça yetersiz gözükmektedir. Aynı şekilde ülkemizde de sürdürülebilir bir toplum için yeni sosyal politikalara acil olarak gereksinim söz konusudur. Özellikle ülkemizde çocuklarımızı geleceğe eşit şartlarda ve ücretsiz eğitim olanakları ile hazırlamak zorundayız. Bunları gerçekleştirebilmemiz için mevcut sosyal politikalarda köklü değişiklikler yapmamız gerekmektedir. Aksi taktirde önümüzdeki süreçte daha büyük sosyal sorunlarla karşılaşmamız kaçınılmaz olabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder