ULUSAL İLETİŞİM AĞI

12 Eylül 2010 Pazar

Yoksulluk, Çocuk ve Eğitim

15 Mart 2010

Gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere bütün dünyada yoksulluk sorunu giderek yaygınlaşmaktadır. Örneğin; Ülkemizde kayıt dışı çalışan ve herhangi bir sosyal güvencesi bulunmayanların oranı toplam çalışanların yaklaşık % 40 civarındadır. Bu orana çalışamayacak durumda olanlar ve asgari ücret geliri olan ancak gıda ve gıda dışı harcamalar endeksine göre yoksul sınıfında yer alan çalışanları da kattığımızda yoksulluğun boyutları daha iyi anlaşılacaktır.  Ancak yoksulluk içerisinde olan gruplardan en önemlisi beklide çocuk yoksulluğudur. Çünkü çocuklar korunmaya ve bakıma muhtaç oldukları kadar toplumlarında geleceği aynı zamanda istikbalidir.

Ülkemizdeki çocuk yoksulluğunu diğer ülkelerle kıyaslayacak olursak, OECD ülkeleri arasında maalesef ilk sırada yer aldığımızı görürüz. Türkiye’de yoksul çocukların oranı % 24,6 iken, OCED ülkelerinde bu oranın %12,4’dir. 2000 yılı nüfus sayımı verilerimize göre nüfusun % 38,34’ü yani 25.993.118 kişisi 18 yaşın altında yer alan çocuklardan oluşmaktadır. 2008 verilerine bakıldığında toplumun %38’ini oluşturan çocuklar için eğitim dışı yapılan (GSYH) harcamaların oranı %1.075 gibi bir oranla sınırlı kalmaktadır. Bu oran toplumun en önemli kesimi dediğimiz, geleceğimiz olan çocuklarımıza verdiğimiz öneminde  bir göstergesi aynı zamanda..

Ülkemizde sıklıkla basına yansıyan yoksulluk sorununu ve dolayısıyla yoksul çocuklar sorununu çözebilmemizin tek yolu beklide gelir dağılımı dengesizliğinin giderilebilmesidir. Ayrıca GSYH’ dan çocuklara ayrılan payın artırılması gerekmektedir. Sorunlarımız karşısında gerçekçi ve kalıcı çözüm önerileri geliştiremediğimiz sürece kısa süreli günlük önlemlerle yoksulluğun ve çocuk yoksulluğunun önlenmesi ülkemiz açısından maalesef pek gerçekçi gözükmüyor.

Bu konuda diğer önemli bir sorunda zorunlu temel eğitimi bitiren öğrencilerin yarıya yakınının büyük ölçüde yoksulluk nedeniyle öğrenimini bırakmasıdır. (bu durum 2009 AB Türkiye İlerleme Raporunda da yer almaktadır.) “Ortaöğrenime devam etme konusunda, kayıt olma oranı ilkokulda % 96,5 iken ortaokulda % 58,5’e düşmektedir” Yani toplumun geleceği olan çocukların yarısı lise eğitimine başlamadan bırakıyor. Bunun anlamı gelecek onlu yıllarda eğitim düzeyi düşük bir toplum, diğer bir ifade ile nitelikli insan gücü yeterince gelişmemiş bir toplum olabiliriz demek değil mi? Bu da dünya devletleri arasındaki rekabet ve gelişme yarışında biz yokuz gibi bir sonuç anlamına gelmez mi?

Sonuç olarak; Yoksulluğun yüksek olduğu bir ülkede özellikle eğitimin lise sonuna kadar zorunlu hale getirilmesi toplumun geleceği açısından önemli olabilir.  Yoksulluğun devamı eğitimsizlikle kısırdöngü oluşturduğuna göre bu döngünün kırılmasının yolu çocuklardan ve eğitimden geçmektedir. Aksi takdirde yine yoksulluk ve sosyal sorunlar yumağının ortasında kısır döngüyü sürdüren bir toplum olmaz mıyız?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder