ULUSAL İLETİŞİM AĞI

11 Eylül 2010 Cumartesi

Ekonomik Krizin Sessiz Mağdurları

11 Ocak 2010

Ekonomik krizin sosyal yansımalarını her yaş grubunda farklı şekillerde gözlemleyebilmek mümkün dür. Ancak özellikle çocukların, yaşlıların ve özürlülerin, bu durumdan daha fazla etkilendiği söylenilebilir. Bakıma ve yardıma muhtaç olan bu insanların, ekonomik krizden doğrudan etkilendiği ve yaşam standartlarında önemli kırılganlıkların ortaya çıktığı görülmektedir.

Böyle dönemlerde sokakta yaşayan ya da çalıştırılmak zorunda kalan, yaşlı, özürlü ve çocuk sayısında önemli artışlar yaşanabilmektedir. İhmal ve istismara uğrayabilme riski yüksek olan bu kesimler, sadece fiziksel olarak değil ekonomik olarakta istismara maruz kalabilmektedirler.

Ekonomik olarak durumu kötüleşen kişi ya da aileler kendi ailelerindeki ya da yakınlarındaki yaşlıların maaşlarına ya da mal varlıklarına zorla el koyma yoluna gidebilmektedirler. Örneğin huzurevinde kalan yaşlıların yakınları emekli maaşı olan yaşlıların üzerinden kredi çekme yoluna gidebilmekte, bu durumda yaşlıların huzurevi ücretini bile ödeyemez hale gelmelerine yol açabilmektedir. Yaşlının yalnız başına ya da aile içinde yaşamaya zorunlu olduğu durumlarda ise yaşlının taşınır ve taşınmaz mallarına zorla sahip olma yönünde yasal sınırlar zorlanabilmektedir.

Bedensel ya da zihinsel engeliler içinde benzer durumların söz konusu olduğu söylenilebilir. Bedensel ya da zihinsel engelli kişilerin herhangi bir geliri yoksa sokağa terk edilmeleri veya kötü muameleye maruz kalabilmeleri sosyal ve ekonomik kriz dönemlerinin aile içi dinamiklere olumsuz yansımalarının bir sonucu olarak da karşımıza çıkabilmektedir.

Yine çocuklarda ekonomik krizin sesiz mağdurlarından birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Ailelerin ekonomik ve sosyal yapılarında yaşanan olumsuzluklar çocukların bedensel ve zihinsel gelişimlerini de olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu dönemlerde sokakta çalışmaya ya da yaşamaya zorlanılan, eğitim olanaklarından yoksun bırakılan çocuk sayıları da artabilmektedir. Ayrıca çocuklar bir meta gibi para karşılığı başkalarına da satılabilmektedir.

Yaşanan bu sosyal ve ekonomik kriz döneminde sosyal hizmetlere yani SHÇEK önemli görevler düşmektedir. Yine yerel yönetimlerin sosyal sorunların çözümünde önemli görev ve sorumlulukları olduğuda göz ardı edilmemelidir.  Yeni moda olarak gönüllü katkı ve katılımlarıyla yoksulluk sorunlarının çözülebileceği ve devletin sosyal sorumluluklarından uzaklaştırılması gerektiği yaklaşımı yaşanan son ekonomik krizle bütün dünyada iflas etmiştir.

Sonuç olarak, sosyal ve ekonomik sorunlardan en fazla etkilenen grupların mağduriyetlerinin giderilebilmesi ve toplumsal huzurun sağlanabilmesi için gelir dengesizliğinin ve işsizliğin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Akis takdirde ikincil çözümler sosyal sorunları çözümlemek yerine sadece gözden uzak tutar ve büyüyen bir tehlikeyi beslemekten öteye geçemeyebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder