ULUSAL İLETİŞİM AĞI

11 Eylül 2010 Cumartesi

Sürdürülemeyen Mevcut Dünya Düzeni

09 Kasım 2009

Dünya devletleri önümüzdeki süreçte yeni bir sosyal ve ekonomik yapılanma içerisine girmek zorundadır. Çünkü mevcut yapı sürdürülemez nedeni ise çok basit bir tarafta sürekli kazanlar diğer tarafta ise sürekli kaybedenler, kaybedenlerin kayıp düzeyleri en alt sınıra yaklaşmış, kazananların kazancı ise en üst düzeylere ulaşmış durumdadır. Sonuç olarak ta gelişmekte olan birçok ülke halkı yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli temel gıdaları dahi alabilmekten uzakta açlık, yoksulluk, hastalıklar içerisinde yaşamakta, çocuklarını yeterince besleyememekte, eğitim verememekte, hatta zorunluluklardan dolayı çocuklarını meta olarak da kullanılabilmektedirler.

Mevcut durumu bir sarkaç olarak düşünürsek 1980’lerden günümüze kadar devam eden ekonomik sistem ulaşabileceği en üst düzeye çıkmış ve sarkacın diğer tarafa yönelme zorunluluğu kendini göstermiştir. Kim ne derse desin mevcut ekonomik yapı en alttakilerle en üstekiler arasındaki gelir uçurumunu inanılmaz boyutlara ulaştırmıştır.

Devletler elerindeki polisiye önlemlerle mevcut sosyal ve ekonomik dengeyi bir süre daha belki sürdürebilirler ancak nereye kadar? Sokaktaki insanlar mutsuz ve geleceklerinden kaygı duymaktadır. Bu birkaç gelişmiş ülke dışında bütün dünya devletlerinde benzer bir tablo söz konusudur.

Gelir dağılımındaki bozukluk bir yanda çok iyi eğitim alan, sosyal ve ekonomik olarak farklı bir dünyada yaşayan ortak dili konuşan aynı mekânları paylaşan dünya vatandaşlarını var ederken, diğer tarafta sosyal dışlanmaya maruz kalmış eğitim alamayan yarıştan kopmuş yoksulluk, şiddet ve açlık içerisinde yaşayan büyük kitlelerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Bireyi yaşamına sahip çıkabilecek, kendine güvenen, eğitimli, üreten ve mutlu bir insan haline getirebilmenin tek yolu eşit imkânların bir şekilde insanlara sağlanabilmesidir. Aksi takdirde bireysel şiddet ve terör önlenemez hale gelebilir. Çocuklarımızı ve gençlerimizi mevcut sosyal ve ekonomik dengesizlikler içerisinde nasıl aynı hedefe yönelmiş olarak yetiştirebiliriz ki? Dünyadaki azınlıklı kitlelerin çocukları, mevcut dünya sisteminin olanaklarından en iyi şekilde yararlanarak yetiştirilirken, geriye kalan milyonlarca çocuk kısıtlı imkânlar içerisinde, yani imkânsızlıklarla onlara yetişmeye çalışmaktadır. Sizce de bu yarış adil mi?

Önümüzdeki süreçte bütün dünyada kar amacı gütmeyen sosyal hizmet yapılanmaları artar mı? Sosyal adaleti sağlayıcı önlemler alınabilir mi? Gelişmiş ve kuralları kendileri için koyan devletler insafa gelir mi? Bu ve benzeri soruları çoğaltabiliriz ancak bildiğim bir şey var ki o da dünya eski dünya değil, insanları yoksul ve aç bırakırsanız zengin ülkelere göçler bütün engellemelere rağmen yaşanabilir. Bunun en güzel örneği ise Fransa dır. Fransız gettolarında yaşayan Afrika kökenli göçmenlerin eylemleri buna örnek olarak gösterilebilir. Ancak Dünyamızın geleceği konusunda da iyimser olmak zorundayız. Ayrıca bu sorunların ileriki süreçte çözülebileceği ve sarkacın terse doğru hareket edebileceği umuduyla……..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder