Kimilerimize göre anlamsız gözüken bazı şeylerin başkalarının yaşantısının bir gerçeği olduğunun acaba kaçımız farkındayız. Yada bireysel yaşantımızın dışındaki yaşam alanları ile ne kadar ilgiliyiz.
Aslında sorduğum soru birilerinin gerçeği, hem de bütünüyle. Size bahsetmek istediğim konu yuva ve yurtlarda kalmakta olan 0-18 yaşları arasındaki çocuklarımızın anne yoksunluğu hakkındadır. Zaman zaman televizyon yada gazete haberlerinde gördüğümüz olumsuz haberlerle farkında olduğumuz bu çocuklarımızın, anne ve baba özlemlerinin ne kadar büyük olduğunu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Çocuklar için en mutlak sevgi herkesin de bildiği üzere anne sevgisidir. Baba sevgisi ise bütünün diğer parçasını oluşturmaktadır. Konuya ilişkin yapılan bilimsel araştırmalarda göstermiştir ki sağlıklı kişisel gelişimin sağlanması için iyi bir çocukluk döneminin geçirilmesi çok önemlidir. Bilindiği üzere çocuklardaki temel güven duygusunun gelişmesi de anne sevgisiyle yakından ilişkilidir. Bir çocuk şımarmak ister. İlk adımlarında yada ilk konuşmaya başladığında hep anne ve babasının sevgi ve ilgisiyle büyümek ister.
Bu tür sevgiye sahip olan çocuklar aslında dünyanın en şanslı çocuklarıdır. Halk arasında ve günlük konuşmalarımızda hep ‘Allah analı babalı büyütsün’ temennisinde bulunuruz. Çünkü bu sevgi yoksunluğunun ne olduğunu anne babamızı kaybettiğimizde yaşımız kaç olursa olsun biz de yaşarız. Hep bir tarafımız kayıpmış yada eksikmiş hissine kapılırız. Ancak yuva ve yurtlarda kalan çocuklarımız yaklaşık 30 kişilik gruplarda ve her 8 saate bir değişen ortalama 4 anne ile bakılmaktadır. Unutmadan, babanızsa hiç yoktur. Bir çocuğa bile bakmanın ne kadar zor olduğunu çocuğu olan herkes çok iyi bilir. Ne kadar iyi niyetli olursanız olun 30 çocuğa bir anne nasıl bakabilir, altını değiştirip, mamasını, banyosunu ve sevgisini nasıl eksik edemeyebilir ki. Ne kadar iyi niyetli olursanız olun bir süre sonra anne olarak bu çocuklara umursamaz hale gelebilirsiniz.
Çocuklar ise her mesai sonrası değişen yeni annelerinin kişiliklerine göre şekillenmeye, dikkat çekmeye ve ilgi ve sevgi görmeye daha aç hale gelirler. Onun içindir ki 0-6 yuvaların önünden geçerken bu çocuklar her gördükleri kadına anne, her gördükleri erkeğe ise baba demeye başlarlar. Aslında bu çığlıklar sevgiye, ilgiye olan açlığın bir yansımasıdır. Yuva ve yurtlarımızda çalışan insanlarımızın çok iyi niyetli insanlar olduğundan hiç şüphem yok ama sorun mevcut kurumsal yapılanmadan kaynaklanmaktadır. Ayrıca bu çocukların büyük çoğunluğunun ailesi var. Peki sorun ne mi? diyeceksiniz. Bu sorunun yanıtını başka bir yazımızda sizlerle paylaşmak dileğiyle sevgiyle kalın ve sevgiyle çoğalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder